TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU TCK (85. MAD.)
- Mete ŞAHİN
- 1 Oca 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Eki 2024
(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Taksirle öldürme suçu , failin fiili işlerken sonucu öngörmeyerek kasıtsız bir şekilde kişi veya kişilerin ölümüne sebep olması suçunu oluşturmaktadır. Kanunda belirtilen taksir dikkat ve özen yükümlüğünün ihlal edilmesi ile suçun kanunda belirtilen neticesinin fail tarafından öngörülmeyerek ve istenmeyerek gerçekleşmesidir. Failin olayda sonucu öngörüp istemesi halinde taksirle öldürmeden değil kasten öldürmeden bahsedilmektedir.
Dikkat ve özen yükümlülüğünden, Kanun veya müşterek tecrübenin sonucu olarak kendisine toplum tarafından yüklenen dikkat ve ihtimam vazifesini ihmal eden ve zararlı neticeye sebep olan fert sorumludur. Taksir zorunlu ve gerekli özenin gösterilmemesi sebebiyle öngörülmesi mümkün olan neticenin öngörülmemesidir.
TÜRK CEZA KANUNUN SUÇUN OLUŞMASINDA BİLİNÇSİZ TAKSİR ,BİLİNÇLİ TAKSİR VE OLASI KAST AYRIMINA GİTMEKTEDİR.
(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir. Taksir Madde 22- (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebili
Failin neticeyi öngörerek suçu işlemesi halinde burada bilinçli taksirin varlığından söz edilmektedir. Bilinçli taksirin olayda bulunması halinde faile verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. Bilinçli taksir ve olası kast arasında fark ise bilinçli taksirde failin sonucu öngörmekte ancak sonucu kabullenmemekte istememektedir. Ancak olası kast ta ise fail neticeyi öngörmekte ve kabullenmektedir.
Ceza Genel Kurulu 2015/1254 E. , 2018/354 K.
“İçtihat Metni”
“Olay günü sanığın iş arkadaşı olan ölen … ile tartıştığı sırada, ölene vurması üzerine kalp hastası olan …’nin kısa süre sonra fenalaşıp, yaşadığı üzüntü nedeniyle geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği olayda, Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulunun 16.07.2008 tarihli raporunda, meydana gelen olay ile ölüm arasında illiyet bağının bulunduğunun belirtildiği, 5237 sayılı TCK’nın 86/1 ve 87/4. maddesinde kasten yaralama sonucunda, ölümün meydana gelmesi hâlinde sanığın cezalandırılacağının belirtilmiş olması karşısında, sanığın 5237 sayılı TCK’nın 86/1 ve 87/4. maddesi gereğince cezalandırılması gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğu ile karar verilmiş,
Bu olayımızda da sanığın basit tıbbi müdahalelik yaralaması sonrası Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca, ölümün travmanın eforu ve stresiyle kendinde mevcut kalp damar hastalığının aktif hâle geçmesine bağlı solunum dolaşım durmasından ileri geldiği, olay ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu, ancak saptanan travmatik değişimlerin başlı başına ölümü tevlit eder nitelikte olmadıkları ve mevcut yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu belirtilmesi karşısında sanığın taksirle öldürme suçundan cezalandırılması gerekmektedir.
Comments