top of page

TCK 77 Kapsamında İnsanlığa Karşı Suçlar: Kapsamlı Hukuki Analiz ve Güncel Yargısal Gelişmeler

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Mete ŞAHİN
    Av. Mete ŞAHİN
  • 14 Kas
  • 9 dakikada okunur
TCK 77 insanlığa karşı suçlar hukuki analizi - Ankara Ağır Ceza Avukatı

GİRİŞ: İNSANLIĞIN ORTAK VİCDANINI KORUYAN HUKUK NORMU OLARAK TCK 77


Ceza hukuku, temel olarak bireylerin birbirlerine veya topluma karşı işledikleri haksızlıkları yaptırıma bağlar. Ancak bazı suçlar vardır ki, bunlar sadece işlendiği bireye veya devlete değil, "insanlığın ortak vicdanına" ve insanlık onuruna karşı işlenmiş sayılır. "İnsanlığa karşı suçlar" (Crimes Against Humanity) olarak bilinen bu kategori, hukukun en ağır ve en temel normlarını oluşturur. Bu suçların modern hukuktaki kökeni, II. Dünya Savaşı'nın ardından kurulan Nürnberg Askeri Mahkemesi Statüsü'ne dayanmaktadır. Günümüzde ise bu suçlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni (UCM) kuran Roma Statüsü'nün temel yargılama alanlarından birini teşkil eder.


5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK), bu evrensel hukuk normunu 77. maddesi ile iç hukuka aktarmıştır. TCK Madde 77, "İnsanlığa karşı suçlar" başlığı altında, bu fiillerin hangi koşullarda ve hangi yaptırımlarla karşılanacağını net bir şekilde tanımlar. Bu madde, sıradan suç tiplerinden ayrılarak, hem maddi hem de manevi unsurları açısından özel şartlar (planlılık, sistematiklik, özel saik) arar ve en ağır yaptırımları (zamanaşımı işlememesi, ağırlaştırılmış müebbet, gerçek içtima) öngörür.


Bu makalede, TCK Madde 77'nin kapsamı, suçun oluşumu için gereken katalog fiiller ve bağlamsal unsurlar, soykırım suçu (TCK 76) ile arasındaki kritik farklar, yargılama esasları ve Türk hukuk tarihindeki ilk ve en önemli uygulaması olan Ankara Gar Katliamı davası ışığında güncel yargısal gelişmeler detaylı bir hukuki analize tabi tutulacaktır. Bu suç tipinin anlaşılması, sadece hukuki bir gereklilik değil, aynı zamanda temel insan haklarının korunmasına yönelik toplumsal bilincin de bir parçasıdır.


TCK 77'NİN MADDİ UNSURLARI: FİİL VE BAĞLAMSAL ŞARTLAR


TCK 77/1, insanlığa karşı suçun oluşabilmesi için iki temel şartı bir arada arar: İlk olarak, kanunda sınırlı olarak sayılmış (numerus clausus) fiillerden birinin ("katalog fiiller") işlenmesi; ikinci olarak, bu fiilin belirli bir bağlamda ("bağlamsal unsurlar") işlenmesi.


2.1. Katalog Fiiller (TCK 77/1 a-h): "Hangi Eylemler?"


TCK 77, bu suç tipini oluşturabilecek eylemleri sekiz bent halinde sınırlı sayıda listelemiştir. Bu fiiller şunlardır:


  • a) Kasten öldürme

  • b) Kasten yaralama

  • c) İşkence, eziyet veya köleleştirme

  • d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma

  • e) Bilimsel deneylere tabi kılma

  • f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı

  • g) Zorla hamile bırakma

  • h) Zorla fuhşa sevketme


Bu listenin kapalı olması, listede yer almayan bir eylemin, ne kadar ağır olursa olsun, TCK 77 kapsamında "insanlığa karşı suç" olarak nitelendirilemeyeceği anlamına gelir.


Bu noktada, TCK 77'nin uluslararası normlardan ayrıştığı önemli bir nokta dikkat çekmektedir. Maddenin Hükümet Teklifi Gerekçesi ve Adalet Komisyonu Raporu incelendiğinde, uluslararası hukukta (Nürnberg Statüsü ve Roma Statüsü) insanlığa karşı suçun en tipik formlarından biri olan "sürgün etme" (deportation) fiilinin de tasarı metinlerinde yer aldığı görülmektedir. Ancak, TBMM tarafından kabul edilen nihai kanun metninde "sürgün etme" fiiline yer verilmemiştir. Bu durum, kanun koyucunun bu fiili TCK 77 kapsamı dışında bırakma yönünde bilinçli bir tercih kullandığını göstermektedir. Bu tercihin, Türkiye'nin Roma Statüsü'ne taraf olmama nedenleriyle paralellik taşıdığı ve özellikle "iç çatışmalar" olarak nitelendirilebilecek durumlarda ulusal egemenlik yetkilerini sınırlamama iradesinden kaynaklandığı doktrinde tartışılmaktadır.


2.2. Bağlamsal Unsurlar: "Hangi Koşullarda?"


Yukarıda sayılan katalog fiillerin (a-h) işlenmesi, TCK 77'nin oluşması için tek başına yeterli değildir. Bu fiillerin adi suç (örneğin sıradan bir cinayet veya yaralama) olmaktan çıkıp "insanlığa karşı suç" vasfını kazanması için, kanun metninde (Kullanıcı Metni) belirtilen şu iki bağlamsal unsurun birlikte gerçekleşmesi zorunludur:


  1. Toplumun Bir Kesimine Yönelik Olma: Eylem, tesadüfi, münferit bir bireye değil, belirli bir "toplumun bir kesimine" karşı yönelik olmalıdır. Bu kesim, maddede belirtilen özel saiklerle (siyasal, felsefi, ırki veya dini) tanımlanan bir sivil nüfus veya grup olmalıdır.


  2. Bir Plan Doğrultusunda Sistemli Olarak Gerçekleştirilme: Bu, suçun en kritik ve ayırt edici unsurudur. Eylemin "ani gelişen bir olay" olmaması, arkasında bir devlet politikası veya organizasyonel bir plan (örneğin bir terör örgütünün planı) bulunması gerekir. "Sistemli" olma, eylemlerin tesadüfi olmadığını, organize bir yapı tarafından süreklilik veya yaygınlık arz edecek şekilde işlendiğini ifade eder.


Bu "planlı" ve "sistemli" olma zorunluluğu, bu suçların doğası gereği organize bir eylem olduğunu gösterir. Kanun koyucu bu bağlantıyı öngörmüş ve TCK 77'yi tamamlayıcı nitelikte TCK 78'i (Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar Kapsamında Örgüt) düzenlemiştir. TCK 78, sırf bu suçları (TCK 76 ve TCK 77) işlemek amacıyla "örgüt kuran veya yöneten" kişilere 10 yıldan 15 yıla kadar, "örgüte üye olanlara" ise 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörür. Dolayısıyla, TCK 77'nin bağlamsal unsurları (plan/sistem), TCK 78'deki "örgüt" unsurunda somutlaşmaktadır.


SUÇUN MANEVİ UNSURU: ÖZEL SAİK ZORUNLULUĞU (KAST VE AMAÇ)


İnsanlığa karşı suçlar taksirle işlenemez; failin katalog fiilleri kasten işlemesi gerekir. Ancak TCK 77, failin genel kastını (fiili bilmek ve istemek) yeterli görmemiş, aynı zamanda özel bir saik (motive) ile hareket etmesini de şart koşmuştur.


Kanun metni bu saikleri "siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle" olarak sınırlamıştır. Bu, TCK 77'nin bir nefret suçu (hate crime) karakteri taşıdığını gösterir. Fail, mağduru mağdurun kimliğinden (siyasi görüşü, dini inancı, felsefi düşüncesi veya ırkı) dolayı hedef almalıdır. Örneğin, sırf ekonomik çıkar (ganimet) elde etmek amacıyla yapılan sistematik bir katliam veya yağma, diğer unsurları taşısa bile, bu özel ayrımcı saikler yoksa TCK 77 kapsamına girmeyebilir.


TCK 77 (İnsanlığa Karşı Suç) ve TCK 76 (Soykırım) Farkı


Doktrinde ve uygulamada en çok karıştırılan iki kavram, TCK 77 (İnsanlığa Karşı Suçlar) ve TCK 76 (Soykırım Suçu)'dur. Bu iki suç arasındaki en temel fark, manevi unsur (amaç/saik) noktasında ortaya çıkmaktadır.


TCK 77'nin kendi kanun gerekçesi bu farkı açıkça ortaya koyar: TCK 77'de sayılan fiiller (örn: kasten öldürme), "bir grubun, grup olarak imha edilmesi amacıyla (özel kastı ile)" işlenirse, bu eylem soykırım suçuna (TCK 76) dönüşür.


  • Soykırım (TCK 76): Failin özel bir kastı (dolus specialis) vardır. Bu kast, belirli bir ulusal, etnik, ırki veya dini grubu, sırf o grup olduğu için tamamen veya kısmen yok etme (imha etme) amacıdır.


  • İnsanlığa Karşı Suç (TCK 77): Failin böyle bir yok etme kastı aranmaz. Failin amacı grubu yok etmek değil, belki sadece sindirmek, siyasi olarak ezmek, köleleştirmek veya bölgeden sürmek olabilir. TCK 77 için aranan, bu eylemi siyasi, dini, felsefi veya ırki bir saikle ve planlı/sistemli bir şekilde gerçekleştirmiş olmasıdır.


Bu iki temel suç tipinin farklarını aşağıdaki tabloda özetlemek mümkündür:

Kriter

TCK 77 (İnsanlığa Karşı Suçlar)

Manevi Unsur (Amaç/Saik)

Özel Kast (Dolus Specialis): Bir grubu (ulusal, etnik, ırki, dini) grup olarak yok etme amacı.

Genel Kast + Özel Saik: Fiili bilerek işlemek + siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle hareket etmek.

Hedef Kitle (Mağdur)

Ulusal, etnik, ırki veya dini bir grup.

"Toplumun bir kesimi" (Sivil nüfus).

Bağlamsal Unsur

Özel kast (yok etme amacı) esastır; sistematiklik zorunlu bir unsur olarak metinde yer almaz.

Şarttır: "Bir plan doğrultusunda" VE "sistemli olarak" işlenmesi gerekir.

Ortak Yaptırım

Zamanaşımı işlemez (TCK 76/3).

Zamanaşımı işlemez (TCK 77/4).


YAPTIRIMLAR, YARGILAMA ESASLARI VE SORUMLULUK HUKUKU


TCK 77, suçun vahametine paralel olarak, Türk ceza hukukundaki en ağır yaptırımları ve en istisnai yargılama kurallarını getirmiştir.


4.1. TCK 77/2: Cezalar ve "Gerçek İçtima" Prensibi


Kanun metni (Kullanıcı Metni), iki temel ceza seviyesi belirler:

,

  1. Fıkra 1(a) (Kasten Öldürme): Fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükmolunur.


  2. Diğer Bentler (b-h): Fail hakkında sekiz yıldan az olmamak üzere hapis cezası (üst sınırı genel hükümlere göre belirlenir) hükmolunur.


Ancak TCK 77/2'nin son cümlesi, bu suçun ceza hukuku sistemindeki istisnai yerini pekiştirir: "(a) [Kasten öldürme] ve (b) [Kasten yaralama] bentleri... açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.".


"Gerçek içtima" hükmü, TCK'nın genel ceza toplama kurallarına (zincirleme suç - TCK 43) getirilen çok ağır bir istisnadır. Normal şartlarda, bir fail "bir suç işleme kararıyla" birden fazla kişiye karşı aynı suçu (örn. cinayeti) işlerse, zincirleme suç hükümleri gereği (TCK 43) tek bir ceza alır ve bu ceza sadece artırılır.


TCK 77/2 ise bu "birleştirme" veya "indirim" mekanizmasını yasaklar. Bunun pratik anlamı şudur: Fail, TCK 77 kapsamında (planlı, sistemli, siyasi saikle) 50 kişiyi kasten öldürürse (a bendi) ve 30 kişiyi kasten yaralarsa (b bendi), fail hakkında tam 50 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve tam 30 kez (en az 8 yıl) kasten yaralama cezası ayrı ayrı toplanarak hükmedilir. Bu düzenleme, cezasızlığın matematiksel olarak da önüne geçmeyi ve suçun bireysel mağduriyetlerini (sadece kolektif mağduriyeti değil) tek tek tanıyan bir hukuki yaklaşımı yansıtır.


4.2. TCK 77/3: Tüzel Kişi Sorumluluğu


Maddenin üçüncü fıkrası, "Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur." demektedir.


Türk ceza hukukunda "ceza sorumluluğunun şahsiliği" ilkesi (Anayasa m.38) gereği, suç işleyen bir tüzel kişi (şirket, vakıf, dernek) olamaz; ceza sorumluluğu daima gerçek kişilere aittir. Bu nedenle tüzel kişilere "ceza" verilemez. Ancak, TCK 77/3 (ve TCK 60) uyarınca, bu suçların o tüzel kişinin organ veya temsilcileri tarafından, tüzel kişiliğin faaliyetleri çerçevesinde işlenmesi halinde, o tüzel kişi hakkında "güvenlik tedbiri" uygulanır. Bu tedbirler, tüzel kişiliğin feshine, faaliyet izninin iptaline veya suçtan elde edilen malvarlığına müsadere (el koyma) konulmasına kadar varabilir.


Bu hüküm, TCK 77'nin (ve TCK 78'in) organizasyonel doğasının bir başka yansımasıdır. Kanun koyucu, "planlı" ve "sistemli" bu suçların, paravan şirketler, dernekler veya ekonomik güç sağlayan holdingler (tüzel kişiler) aracılığıyla finanse edilebileceğini kabul etmekte ve suçu işleyen gerçek kişi faillerle birlikte, onların arkasındaki organizasyonel ve finansal altyapıyı (tüzel kişiliği) da yaptırıma bağlamayı amaçlamaktadır.


4.3. TCK 77/4: Zamanaşımının İşlememesi (Imprescriptibility)


Maddenin en net ve en önemli hükümlerinden biri dördüncü fıkradır: "Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.".


Bu, hem "dava zamanaşımı" (suçun işlenmesinden itibaren yargılama için geçmesi gereken süre) hem de "ceza zamanaşımı" (hükmedilen cezanın infaz edilebilmesi için geçmesi gereken süre) için geçerlidir.


Normal suçlarda, cezanın üst sınırına göre değişen (5 yıla kadar hapislerde 8 yıl, müebbet hapislerde 25 yıl, ağırlaştırılmış müebbet hapislerde 30 yıl gibi) zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Zamanla toplumsal hafızanın zayıflaması, delillerin kaybolması ve "devletin cezalandırma ilgisinin azalması" gibi nedenlerle zamanaşımı kurumu mevcuttur.


Ancak TCK 76 (Soykırım) ve TCK 77 (İnsanlığa Karşı Suçlar), bu kuralın tek istisnalarıdır. Kanun koyucu, bu suçların "insanlığın ortak vicdanını" hedef alması nedeniyle unutulamayacağını ve devletin cezalandırma yükümlülüğünün ebedi olduğunu kabul etmiştir. Bu hükmün en önemli pratik sonucu, bu suçları işleyen faillerin 50 yıl veya 100 yıl sonra bile yakalansalar, zamanaşımı savunması yapamayacak olmaları ve yargılanıp ceza alabilmeleridir.


TÜRKİYE HUKUK TARİHİNDE TCK 77: ANKARA GAR KATLİAMI DAVASI (GÜNCEL YARGISAL GELİŞME)


TCK 77'nin 2005 yılında yürürlüğe girmesinden bu yana Türk yargısal pratiğindeki uygulaması son derece nadir olmuştur. Ancak bu maddenin "kağıt üzerinde" bir norm olmadığını gösteren en önemli ve trajik gelişme, 10 Ekim 2015 tarihinde 103 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Gar Katliamı davasında yaşanmıştır.


Bu dava, TCK 77'nin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir iddianameye girmesinin ilk örneği olması bakımından tarihi bir öneme sahiptir.


Davanın görüldüğü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, sanıklardan Erman Ekici ("Ebu Talha" kod adlı) hakkında, savcılık "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "kasten öldürme" ve "örgüt üyeliği" gibi suçlara ek olarak, TCK 77. Madde kapsamında "insanlığa karşı suç" işlemekten ek bir iddianame düzenlemiştir.


Savcılık İddianamesinde TCK 77 Analizi


Savcılık, IŞİD terör örgütü tarafından gerçekleştirilen bu eylemin, TCK 77'nin aradığı tüm unsurları taşıdığını şu şekilde iddia etmiştir:


  1. Fiil: "Kasten öldürme" (TCK 77/1-a) ve "kasten yaralama" (TCK 77/1-b).

  2. Saik: Eylemin IŞİD'in radikal ideolojisi doğrultusunda "dini saiklerle" işlenmesi.

  3. Hedef: Saldırının "Barış Mitingi" için toplanan ve IŞİD ideolojisine muhalif olarak görülen "toplumun bir kesimine karşı" yöneltilmiş olması.

  4. Bağlam: Eylemin tesadüfi olmayıp, çifte intihar saldırısı şeklinde, bir terör örgütünün hiyerarşisi içinde "bir plan doğrultusunda sistemli olarak" gerçekleştirilmiş olması.


Bu ek iddianame, TCK 77'nin sadece teorik bir tartışma olmadığını, Türkiye'deki ağır terör eylemlerinin hukuki nitelendirilmesinde aktif olarak kullanılabileceğini göstermiştir. Davanın avukatları, bu suçlamanın TCK 77/4 uyarınca "zamanaşımı işlememesi" nedeniyle, firari sanıkların yıllar sonra yakalansalar dahi ceza almalarını güvence altına alacağını belirtmişlerdir.


Bu dava, TCK 77 konusunu soyut bir akademik tartışma olmaktan çıkarıp, Ankara adliyelerinin ve Ankara hukuk çevrelerinin aktif ve güncel bir gündem maddesi haline getirmiştir.


GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ


TCK Madde 77, Türk ceza hukukunun en ağır, yaptırımları (ağırlaştırılmış müebbet, gerçek içtima) ve yargılama koşulları (zamanaşımı yokluğu) bakımından en istisnai suç tipidir. Bu suçun oluşumu, sıradan bir öldürme veya yaralamadan farklı olarak, kolektif bir boyuta ("toplumun bir kesimi"), organizasyonel bir altyapıya ("planlı ve sistemli") ve ayrımcı bir motiveye ("siyasi, dini, felsefi veya ırki saik") bağlıdır.


Ankara Gar Katliamı davası kapsamında TCK 77'den ek iddianame düzenlenmiş olması, bu maddenin uluslararası hukuk literatüründen ibaret olmadığını, ulusal güvenliği ve toplumsal barışı tehdit eden en ağır eylemlere karşı iç hukukta da bir karşılığı olduğunu kanıtlamıştır.


TCK 77 gibi ceza hukukunun en ağır ve karmaşık normlarının analizi, sadece teorik bir çaba değil, aynı zamanda adil yargılanma hakkının ve savunma makamının önemini de ortaya koymaktadır. Bu tür ağır ithamlar karşısında, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve hukukun evrensel ilkelerinin uygulanması, derin bir hukuki tecrübe ve titizlik gerektirir. Ankara merkezli bir hukuk bürosu olarak, ceza hukuku alanındaki bu ve benzeri güncel hukuki gelişmeleri yakından takip etmekte ve müvekkillerimize Türkiye Barolar Birliği meslek ilkeleri ve etik kurallar çerçevesinde ("sadakat" ve "özveri" ilkeleriyle) hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunmaktayız.


İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR (TCK 77) HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR (SSS)


Soru 1: TCK 77 (İnsanlığa Karşı Suç) ile TCK 76 (Soykırım) arasındaki temel fark nedir?

Cevap: Temel fark manevi unsurda (amaçta) yatar. Soykırım (TCK 76) için failin bir grubu (ulusal, etnik, ırki, dini) grup olarak yok etme özel kastı (dolus specialis) gerekir. TCK 77 için ise yok etme kastı şart değildir; eylemin siyasi, felsefi, ırki veya dini saiklerle sivil bir nüfusa karşı planlı ve sistemli olarak işlenmesi yeterlidir.


Soru 2: İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımı neden işlemez?

Cevap: Çünkü bu suçlar sadece mağdurlara değil, "insanlığın ortak vicdanına" karşı işlenmiş kabul edilir. TCK 77/4 hükmü, bu suçların ağırlığı nedeniyle zamanla unutulamayacağını ve faillerin ne kadar süre geçerse geçsin cezasız kalmamasını güvence altına alır.


Soru 3: Tek bir kişinin öldürülmesi TCK 77 kapsamına girebilir mi?

Cevap: Evet, ancak TCK 77'nin bağlamsal unsurları varsa. Yani, o tek kasten öldürme fiili (Kullanıcı Metni, 1-a), münferit bir eylem olmayıp, "toplumun bir kesimine" yönelik, "bir plan doğrultusunda" ve "sistemli" bir saldırının parçası olarak, "siyasi, dini, ırki veya felsefi saiklerle" işlenmişse TCK 77 oluşur. Sıradan bir cinayet bu kapsama girmez.


Soru 4: Türkiye'de TCK 77'den açılmış önemli bir dava var mı?

Cevap: Evet. TCK 77'nin Türk hukuk tarihindeki en önemli uygulaması, 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı davasıdır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, IŞİD sanıklarından biri hakkında TCK 77 (insanlığa karşı suç) kapsamında "dini saiklerle" ve "sistemli" olarak bu suçu işlediği gerekçesiyle ek bir iddianame düzenlemiştir. Bu dava, maddenin Ankara adliyelerindeki pratik uygulaması açısından bir ilktir.


Yasal Uyarı: Bu web sitesinde yer alan bilgiler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Bu sitedeki bilgilerin kullanımı, hiçbir şekilde avukat-müvekkil ilişkisi oluşturmaz. İçerikte yer alan bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, özel hukuki durumunuzla ilgili olarak mutlaka bu alanda çalışan bir avukata danışmanız tavsiye edilir.



Yorumlar


bottom of page