top of page

Ceza Kanununun Amacı Nedir? TCK Madde 1 Işığında Hukuki Analiz

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Mete ŞAHİN
    Av. Mete ŞAHİN
  • 6 Kas
  • 5 dakikada okunur
Ceza kanununun amacı olan TCK Madde 1'i ve hukuk devleti ilkesini simgeleyen adalet terazisi.

1. Giriş: Ceza Hukuku Neden Sadece 'Ceza' Değildir?


Toplum hafızasında "Ceza Kanunu", genellikle suç ve bunun karşılığındaki "ceza" kavramlarıyla eş anlamlı kullanılır. Ancak, modern ceza hukukunun felsefesi, salt cezalandırmanın (kefaret) çok ötesine geçmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK), daha ilk maddesinde, bu derin ve felsefi amacı net bir şekilde ortaya koyar.


Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 1. Maddesinin metni şu şekildedir:


Madde 1- (1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir. 


Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 1. Maddesinin gerekçesi , bu amacın altını daha da belirgin çizer. Gerekçede, ceza kanunlarının "bireyin hak ve özgürlüklerine derin biçimde müdahale eden" yaptırımları içerdiği ve bu nedenle bir ceza kanununa hâkim felsefenin, "o ülkedeki siyasî rejimin niteliğini gösterdiği" belirtilir. Totaliter rejimler, ceza kanunlarını rejimi ayakta tutmak için bir baskı aracı olarak kullanırken; demokratik hukuk devletleri, TCK'nın 1. Maddesinde olduğu gibi, ceza kanunlarını bireyi ve toplumsal değerleri korumak için sınırlar ve tanımlar.


Bu madde, ceza hukukunun "son çare" olma ilkesini (ultima ratio) benimser. Devlet, bir bireyin hayatına ve özgürlüğüne ceza hukuku yoluyla müdahale etmeden önce, diğer tüm hukuk dallarının (idare hukuku, özel hukuk) yetersiz kalmış olması gerektiğini kabul eder. TCK'nın 1. Maddesi, bu en ağır müdahalenin keyfi olmadığını, sadece bu maddede sayılan meşru amaçlarla sınırlı olduğunu ilan eden temel bir güvencedir.


2. TCK Madde 1'in Temel Direği: 'Hukuk Devleti' İlkesi ve TCK Madde 2 ile Bağı


TCK'nın 1. Maddesinin korumayı amaçladığı değerler arasında "hukuk devletini" koruma hedefi, maddenin en kritik güvencesidir. Bu soyut hedef, kanunun hemen bir sonraki maddesi olan TCK Madde 2 ile somut bir teminata bağlanır.


"Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi" (TCK Madde 2)


Doktrin ve yüksek yargı kararlarında "hukuk devletinin kurucu unsuru" olarak kabul edilen "kanunilik ilkesi", TCK'nın 1. Maddesinin "hukuk devleti" vaadinin nasıl yerine getirileceğini gösterir.

Latince "nullum crimen, nulla poena sine lege" (kanunsuz suç ve ceza olmaz) olarak formüle edilen bu ilke, TCK'nın 2. Maddesi ve Anayasa'nın 38. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu ilkenin, TCK'nın 1. Maddesinin "hukuk devleti" hedefini gerçekleştirmek için ortaya koyduğu somut sonuçlar şunlardır :


  1. Kanunun Açıklığı ve Belirliliği: Vatandaşlar, hangi eylemin suç olduğunu ve hangi ceza ile karşılaşacaklarını önceden ve açıkça bilmelidir. Hukuki güvenlik bunu gerektirir.


  2. İdarenin Düzenleyici İşlemiyle Suç Yaratılamaması: Yürütme organı (örneğin bir bakanlığın çıkardığı yönetmelikle) suç ihdas edemez. Suç yaratma tekeli, yalnızca yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) aittir.


  3. Kıyas Yasağı: Hâkim, kanunda açıkça suç olarak tanımlanmamış bir fiili, "benzer" bir suça benzeterek (kıyas yaparak) kişiyi cezalandıramaz.


Bu bağlamda TCK'nın 1. Maddesi, "hukuk devletini koruyacağını" vaat eder; TCK'nın 2. Maddesi ise "nasıl" koruyacağını açıklar. Bu iki madde, devletin keyfi cezalandırma gücüne karşı bireyin en temel hukuki zırhını oluşturur.


3. Bireyin Kalkanı: 'Kişi Hak ve Özgürlüklerinin' Korunması


TCK'nın 1. Maddesinin amaç listesinin ilk sırasına "kişi hak ve özgürlüklerini" koyması, kanunun "insan merkezli"  bir felsefe üzerine kurulu olduğunu gösterir. Bu koruma iki yönlüdür:


  1. Bireyi, diğer bireylerin hukuka aykırı saldırılarından (örn. yaşam hakkı, vücut bütünlüğü, mülkiyet hakkı) korumak.


  2. Bireyi, Devletin keyfi ve ölçüsüz müdahalelerinden (örn. haksız yakalama, tutuklama veya alıkoyma) korumak.


TCK'nın 1. Maddesinin bu hedefi, Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile tam bir paralellik gösterir. Özellikle AİHS Madde 5'te düzenlenen "Özgürlük ve Güvenlik Hakkı", devletin bireyi özgürlüğünden mahrum bırakabileceği istisnai halleri (örn. yetkili mahkeme kararı, suçüstü şüphesi) sınırlı olarak sayar. TCK'nın 1. Maddesi, bu uluslararası standardın iç hukuktaki en temel yansımasıdır.


Bu noktada, TCK'nın 1. Maddesinin "kişi hak ve özgürlüklerini" ve "hukuk devletini" koruma hedefi, ceza muhakemesi sürecinde "savunma hakkı" olmadan hayata geçirilemez. Doktrinde ve Yargıtay kararlarında ısrarla belirtildiği gibi, ceza yargılamasının amacı olan "maddi gerçeğe ulaşmanın" ve adil yargılanmanın tek yolu, iddia (savcılık) makamı karşısında şüpheli veya sanığın etkin bir savunma yapabilmesidir.


Dolayısıyla müdafi (avukat), sadece müvekkilinin haklarını savunan bir kişi değil, aynı zamanda TCK'nın 1. Maddesinin felsefesinin yargılama salonundaki uygulayıcısı ve teminatıdır. Avukat, TCK'nın 1. Maddesinde sıralanan "hukuk devleti" ve "kişi hak ve özgürlükleri" ilkelerinin ihlal edilmemesini temin eden sistemik bir güvence rolü üstlenir.


4. Toplumsal Denge: 'Kamu Düzeni', 'Toplum Barışı' ve Bireysel Haklar


Ceza Kanunu, bireyi korurken, bireyin içinde yaşadığı toplumsal yapıyı da gözetmek zorundadır. TCK'nın 1. Maddesi, bu dengeyi "kamu düzen ve güvenliğini" ve "toplum barışını" korumayı da amaçları arasına alarak kurar. Bu durum, ceza hukukunun merkezindeki o en hassas soruyu gündeme getirir: Bireyin özgürlüğü nerede biter, toplumun güvenliği nerede başlar?

Bu ikilemin en net görüldüğü pratik örneklerden biri "önleme aramasıdır".


  1. Bireysel Hak: "Önleme araması", Anayasa'nın 20. Maddesi (Özel Hayatın Gizliliği) ve AİHS Madde 8 (bu makale özel hayatın gizliliğini ele alır) ile korunan bireysel haklara (üstün, eşyanın veya aracın aranması) doğrudan bir müdahaledir.

  2. Toplumsal Amaç: Ancak bu müdahale, yine TCK'nın 1. Maddesinin amacı olan "suç işlenmesini önlemek" ve "kamu düzenini" korumak gibi meşru bir toplumsal hedef için yapılır.


Yargı kararları ve Anayasa Mahkemesi (AYM), bu çatışmayı çözerken evrensel bir hukuk ilkesini, "ölçülülük ilkesi"ni devreye sokar. Bir arama tedbirinin hukuka uygun sayılabilmesi için, "Hukuk Devleti İlkesi" ve "Ölçülülük İlkesi" (müdahalenin gerekliliği, zorunluluğu ve oranlılığı)  çerçevesinde yapılması mutlak bir şarttır.


TCK'nın 1. Maddesi, bu iki zıt görünen hedefi (bireysel özgürlük ve toplumsal güvenlik) aynı maddede listeleyerek, ceza hukukunun bir denge sanatı olduğunu kabul eder. Demokratik bir hukuk devletinde, kamu düzeni adına bireysel haklar sınırsızca feda edilemez; müdahale her zaman ölçülü olmak zorundadır.


5. Modern Ceza Hukukunun Ufku: 'Kamu Sağlığı ve Çevre'


TCK'nın 1. Maddesinin amaçları arasına "kamu sağlığını ve çevreyi" dahil etmesi, 2005 tarihli yeni kanunun en modern ve ileriye dönük vizyonunu yansıtır. Bu hedef, ceza hukukunun odağının, klasik "insandan insana" işlenen suçlardan (cinayet, hırsızlık gibi) "insanın topluma ve doğaya" karşı işlediği suçlara (çevre kirliliği, salgın hastalığa neden olma gibi) doğru evrildiğini göstermektedir.


Bu yaklaşım, ceza hukukunun reaktif (zarar oluştuktan sonra cezalandıran) yapısından, proaktif (riski ve tehlikeyi henüz oluşmadan önleyen) bir yapıya geçtiğinin de kanıtıdır.


Bu modern yaklaşımın en net görüldüğü yer Yargıtay kararlarıdır. Örneğin, Yargıtay 18. Ceza Dairesi'nin E. 2015/38775, K. 2017/10966 sayılı kararı, TCK'nın 181. Maddesi (Kasten Çevreyi Kirletme) ve 182. Maddesi (Taksirle Kirletme) suçlarını yorumlarken, TCK'nın 1. Maddesinin "çevreyi koruma" amacına doğrudan atıf yapmıştır. Yargıtay bu kararında, söz konusu çevre suçlarının bir "tehlike suçu" olduğunu vurgulamıştır. Bunun anlamı şudur: Suçun oluşması için çevrenin somut olarak zarar görmüş olması şart değildir; atık veya artığın çevreye "zarar vermeye elverişli" bir şekilde (örn. teknik usullere aykırı olarak toprağa verilmesi) atılması, suçun oluşması için yeterlidir.


6. Yüksek Yargı Kararlarında TCK Madde 1'in Somut Etkisi


TCK Madde 1, sadece kanunun başında yer alan felsefi bir beyan veya bir "niyet mektubu" değildir. Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay, bu maddeyi kanunları yorumlamak, kanun koyucunun yetkisini sınırlandırmak ve somut olaylara uygulamak için aktif bir hukuki norm olarak kullanmaktadır.



Bu temel kararda AYM, cezanın amacının (TCK'nın 1. Maddesindeki "toplum barışını korumak" ve suçlunun topluma yeniden kazandırılması/rehabilitasyonu) cezanın infaz rejimine nasıl yansıması gerektiğini tartışmıştır. Mahkeme, benzer hukuki durumda bulunan hükümlüler arasında, sadece işledikleri suçun türü nedeniyle şartlı salıverilme sürelerinde farklılık yaratılmasının, Anayasa'nın "eşitlik ilkesine" aykırı olduğuna hükmetmiştir. Bu karar, TCK'nın 1. Maddesinin amacının, ceza verildikten sonra infaz aşamasında bile bireyler için bir hak güvencesi olmayı sürdürdüğünü göstermektedir.


Karar 2: Yargıtay 18. CD - Suç Tipinin Yorumlanması (E. 2015/38775)


Yukarıda (Bölüm 5) detaylandırıldığı gibi, Yargıtay, TCK'nın 1. Maddesinin "çevreyi koruma" amacını, TCK'nın 181. ve 182. maddelerinin bir "zarar suçu" mu yoksa "tehlike suçu" mu olduğunu belirlemek için doğrudan bir yorumlama aracı olarak kullanmıştır. Bu, TCK'nın 1. Maddesinin, hâkime bir suçun niteliğini ve kanun koyucunun iradesini anlamlandırmada yol gösteren bir pusula olduğunu kanıtlamaktadır.


7. Sonuç: Ceza Kanunu Kimi ve Neyi Korur?


TCK Madde 1, Türk Ceza Kanunu'nun "özgürlükçü bir karaktere" sahip olduğunu ilan eden bir manifestodur. Bu madde, ceza hukukunun nihai amacının intikam almak veya salt cezalandırmak olmadığını; aksine, temel amacın bireyin hakları, hukuk devletinin devamlılığı ve toplumsal barış arasında ölçülü bir denge kurarak suçun işlenmesini önlemek olduğunu kayıt altına alır.


Bu hassas denge içinde, savunma makamını temsil eden avukatlar, TCK'nın 1. Maddesinin felsefi hedeflerinin adli süreçlerde ve mahkeme salonlarında hayata geçmesinin en temel teminatı olarak sistemin ayrılmaz bir parçasıdır.


Yasal Uyarı: Bu web sitesinde yer alan bilgiler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Bu sitedeki bilgilerin kullanımı, hiçbir şekilde avukat-müvekkil ilişkisi oluşturmaz. İçerikte yer alan bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, özel hukuki durumunuzla ilgili olarak mutlaka bu alanda çalışan bir avukata danışmanız tavsiye edilir.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page