top of page

CMK m.100–108 ve 268 Kapsamında Tutuklama, Katalog Suçlar, Tutukluluk Süreleri ve Tutuklama Kararına İtiraz

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Mete ŞAHİN
    Av. Mete ŞAHİN
  • 1 gün önce
  • 10 dakikada okunur
Tutuklama ve katalog suçlar hakkında hukuki çerçeve ve sıkça sorulan soruları anlatan blog için kelepçe detaylı başlık görseli

Ceza yargılamasında tutuklama, şüpheli veya sanığın özgürlüğüne en ağır müdahalelerden biridir. Özellikle yoğun soruşturmaların yürütüldüğü büyük şehirlerde, soruşturma veya kovuşturma süreciyle karşılaşan kişiler ve yakınları şu soruları sıkça soruyor:


  • “Tutuklama şartları nelerdir?”

  • “Hangi suçlar tutuklamada ‘katalog suç’ sayılır?”

  • “Ne kadar süre tutuklu kalınabilir?”

  • “Tutuklama kararına nereye, hangi sürede ve nasıl itiraz edilir?”


Bu yazıda, güncel Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri ile Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi (AYM) içtihatları çerçevesinde:


  • Tutuklamanın tanımı,

  • CMK m.100’e göre tutuklama şartları,

  • Katalog suçlar ve tutuklamada karine sistemi,

  • Tutuklama yasağı olan suçlar,

  • Tutuklulukta azami süreler,

  • Tutuklama kararına itiraz usulü ve süresi,

  • Örnek bir “tutuklama kararına itiraz dilekçesi”,

  • Ve konuyla ilgili Sıkça Sorulan Sorular

sistematik ve güncel bir şekilde ele alınmaktadır. Blog, hem hukukla yeni tanışanlar hem de ceza soruşturması/kovuşturmasıyla karşılaşan kişiler için bilgilendirme amaçlı bir rehber niteliğindedir.


1. Tutuklamanın Hukuki Çerçevesi

(Anayasa m.19 – AİHS m.5 – CMK m.100)


Tutuklama; suç işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunan ve hakkında tutuklama nedeni olan şüpheli veya sanığın, yargılama süresince hâkim kararıyla özgürlüğünden geçici olarak yoksun bırakılmasıdır.


  • Anayasa m.19, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını güvence altına alır; özgürlükten yoksun bırakma ancak kanunda öngörülen sebepler ve usulle mümkündür.


  • AİHS m.5, tutuklamanın kanuna uygun olmasını, makul sürede yargılanmayı ve “makul şüphe” standardını şart koşar.


  • CMK m.100 ve devamı, tutuklamanın şartlarını, azami sürelerini, denetimini ve itiraz usullerini ayrıntılı olarak düzenler.


Güncel içtihatlarda kabul gören temel ilke şudur:

Tutuklama, ceza yargılamasında kural değil; istisnaî ve son çare bir koruma tedbiridir.

2. CMK m.100’e Göre Tutuklama Şartları


Tutuklama kararı için iki temel şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir:


  1. Kuvvetli suç şüphesini gösteren somut deliller,


  2. En az bir tutuklama nedeni (kaçma, saklanma, delil karartma, tanık/mağdur üzerinde baskı ihtimali vb.).


Buna ek olarak her dosyada ayrı ayrı ölçülülük değerlendirmesi yapılmalıdır.


2.1. Kuvvetli Suç Şüphesini Gösteren Somut Deliller


CMK m.100/1, tutuklama için “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller” arar. Yani:


  • Dosyadaki deliller,

  • Basit ve soyut şüpheyi aşmalı,

  • Şüpheli/sanığın suçu işlemiş olma ihtimalini kuvvetli kılmalıdır.


Somut delillere örnek olarak:


  • Birbiriyle ve diğer delillerle uyumlu, çelişmeyen tanık/mağdur beyanları,

  • Kamera görüntüleri, HTS ve baz istasyonu kayıtları, dijital veriler,

  • Bilirkişi raporları ve kriminal incelemeler,

  • Elkonulan uyuşturucu madde, silah, çek–senet, sahte evrak vb.

sayılabilir. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay, tutuklama kararlarında bu somut delillerin adlarıyla sayılmasını, yalnızca “mevcut delil durumu”, “suçun vasfı” gibi kalıp ifadelerin kullanılmamasını istemektedir.


2.2. Tutuklama Nedenleri: Kaçma ve Delil Karartma Riski


Kuvvetli şüphe olsa bile, tutuklama nedeni yoksa tutuklama kararı verilemez.

CMK m.100/2’ye göre başlıca tutuklama nedenleri şunlardır:


  1. Kaçma veya saklanma şüphesi:


    • Şüpheli/sanığın adresinin belli olmaması,

    • Sahte kimlik kullanması,

    • Yurt dışına çıkma hazırlığı,

    • Soruşturma başladıktan sonra adresini gizli şekilde değiştirmesi,

    • Daha önce görülen davalarda duruşmalara gelmeme alışkanlığı gibi somut olgular.


  2. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme; tanık/mağdur üzerinde baskı ihtimali:


    • Olayla ilgili kamera kaydını, evrakı ortadan kaldırma girişimleri,

    • Dijital verileri silme veya değiştirme çabaları,

    • Tanık ya da mağdurları arayıp “ifadenizi şöyle değiştirin” baskısı kurulması, tehdit edilmesi.


Bu riskler somut olgularla desteklenmelidir. Sadece suçun ağırlığı veya cezanın üst sınırı, tek başına tutuklama nedeni değildir.


2.3. Tutuklamada Katalog Suçlar ve Tutuklama Nedenine Karine (CMK m.100/3)


CMK m.100/3’te sayılan ve uygulamada “katalog suçlar” denilen bazı suç tiplerinde, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe varsa tutuklama nedeninin var sayılabileceği düzenlenmiştir. Bu liste, özetle:


  • TCK’daki bazı ağır suçları,

  • Bazı özel kanunlarda düzenlenen suçları kapsar.


Bunlardan başlıcaları:


  • Soykırım ve insanlığa karşı suçlar,

  • Kasten öldürme, işkence, neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama ve bazı nitelikli kasten yaralama halleri,

  • Cinsel saldırının nitelikli halleri ve çocukların cinsel istismarı,

  • Nitelikli hırsızlık ve yağma,

  • Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK m.188),

  • Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m.220’nin belli fıkraları),

  • Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar (TCK m.302 ve devamı),

  • 6136 sayılı Kanun’daki silah kaçakçılığı,

  • Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’ndaki hapis cezasını gerektiren suçlar,

  • Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun bazı suçları,

  • Kasten orman yakma,

  • Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’ndaki bazı suçlar,

  • Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki birçok suç,

  • Kadına karşı işlenen kasten yaralama,

  • Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında işlenen kasten yaralama,

  • Belirli eğitim personeline (MEB’e bağlı resmi ve özel eğitim kurumlarındaki yönetici, öğretmen, uzman öğretici vb.) karşı görev sırasında işlenen kasten yaralama gibi, son yıllarda yapılan değişikliklerle listeye eklenen suçlardır.


Bu düzenlemenin mantığı şudur:

Bu tür suçlar, ağırlığı ve işleniş biçimleri itibarıyla genellikle daha yüksek ceza tehdidi içerdiğinden; kişi hakkında somut delillere dayanan kuvvetli şüphe oluştuğunda, kaçma veya delil karartma riskinin varlığı karine olarak kabul edilir.

Ancak burada altı çizilmesi gereken çok önemli nokta:

  • Katalog suçlar, tutuklama nedeninin var sayılabileceği suçlardır;

  • “Katalog suç = otomatik tutuklama” anlamına gelmez.


Dolayısıyla katalog suçlarda bile:

  • Somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi,

  • Ölçülülük,

  • Adli kontrolün neden yetersiz kalacağına ilişkin somut gerekçe ayrıca değerlendirilmelidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve AYM kararları, katalog suçlarda bile, sadece “suç katalog suçtur” denilerek tutuklamanın gerekçelendirilmesini yetersiz bulmaktadır.


2.4. Tutuklama Yasağı (CMK m.100/4)


Bazı hafif suçlarda tutuklama tamamen yasaklanmıştır. CMK m.100/4’e göre:

  • Sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda,

  • Vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere, üst sınırı iki yıldan fazla olmayan hapis cezası öngörülen suçlarda tutuklama kararı verilemez.


Bu hüküm; örneğin basit nitelikli hakaret, mala zarar verme gibi cezası görece hafif suçlarda, soruşturma ve kovuşturma sürecinde orantısız tutuklamaları önlemeyi amaçlar.


3. Tutuklama Kararının Gerekçeli Olması (CMK m.101 ve İçtihatlar)


CMK m.101/2’ye göre; tutuklama, tutuklamanın devamı veya tahliye talebinin reddine ilişkin kararlarda:

  • Kuvvetli suç şüphesini,

  • Tutuklama nedenlerini,

  • Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

  • Adli kontrolün neden yetersiz kalacağını

gösteren deliller ve olgular somut gerekçelerle gösterilmek zorundadır.


Anayasa Mahkemesi’nin pek çok bireysel başvurusunda;

  • “Suçun vasıf ve mahiyeti”,

  • “Mevcut delil durumu”,

  • “Katalog suç”

gibi kalıp cümlelerle yetinilen tutuklama kararları, gerekçe yönünden yetersiz bulunmuş ve kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.


4. Tutuklulukta Geçecek Süreler ve Azami Sınırlar (CMK m.102, 103, 108)


4.1. Azami Tutukluluk Süreleri – Genel Çerçeve


CMK m.102’ye göre tutukluluk süreleri, suçun niteliğine ve hangi mahkemenin görev alanına girdiğine göre farklıdır:


  • Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen suçlarda:

    • Tutukluluk süresi en çok 1 yıl,

    • Zorunlu hâllerde gerekçeli kararla 6 ay daha uzatılabilir (toplam 1,5 yıl).


  • Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda:

    • Temel azami süre 2 yıl,

    • Gerekçeli uzatmalarla birlikte 3 yıl daha eklenebilir,

    • TCK’nın belirli ağır suçları ve TMK kapsamındaki suçlarda toplam süre 5 yılı geçemez.


Bu süreler, aynı dosya bakımından toplam azami süredir; birden fazla suç bulunması, azami tutukluluk süresini suç sayısı kadar artırmaz.


4.2. Soruşturma Evresinde Tutukluluk Süreleri


Değişikliklerle birlikte, soruşturma aşamasında tutukluluk ayrıca sınırlandırılmıştır:

  • Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde:

    • Soruşturma aşamasında en çok 6 ay,

  • Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde:

    • Soruşturma aşamasında en çok 1 yıl,

  • TCK’nın belirli ağır suçları, TMK kapsamındaki suçlar ve toplu olarak işlenen suçlarda:

    • En çok 1 yıl 6 ay, gerekçeli kararla 6 ay daha uzatılabilir.


Uzatma kararları verilirken Cumhuriyet savcısının, şüpheli/sanık ve müdafiin görüşü alınmalıdır.


4.3. Tutukluluğun Periyodik İncelenmesi (CMK m.108)


Tutukluluğun “otomatik olarak uzayan bir hâl” olmaması için CMK m.108, periyodik inceleme sistemi öngörmüştür:


  • Soruşturma aşamasında: Tutukluluk hâli, şüpheli tutukevinde bulunduğu süre içinde en geç 30’ar günlük aralıklarla sulh ceza hâkimi tarafından incelenir.


  • Kovuşturma aşamasında: Mahkeme, her duruşmada veya duruşmalar arasında, en geç 30’ar günlük aralıklarla tutukluluğun devam edip etmeyeceği konusunda karar verir.


Bu incelemelerde de somut, bireyselleştirilmiş gerekçe gösterilmesi zorunludur.


5. Tutuklama Kararına İtiraz (CMK m.268 ve Son Değişiklikler)


5.1. İtiraz Süresi – İki Hafta


Son değişikliklerle birlikte, CMK m.268/1 uyarınca:

Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde, kararı öğrenme/tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde yapılır.

Önceden 7 gün olan bu süre, artık genel kural olarak iki hafta şeklinde uygulanmaktadır.


5.2. İtiraz Mercii – Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi


Tutuklama kararı çoğunlukla soruşturma aşamasında sulh ceza hâkimliği tarafından verilir. CMK m.268/3-b’ye göre:


  • Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin kararlarına karşı yapılan itirazları, yargı çevresinde bulunduğu yerin Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi inceler.

  • İtiraz dilekçesi kararı veren sulh ceza hâkimliğine verilir, o merci itirazı yerinde görmezse dosyayı Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderir.


Bu nedenle dilekçelerde başlık genellikle:


T.C. … ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE (Gönderilmek Üzere … SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE)

şeklinde yazılır.


6. Uygulamada Tutuklama Tedbirine Karşı Savunma Stratejisi


Tutuklama tedbirine karşı etkin bir savunma için dilekçelerde şu noktaların somut olarak ortaya konulması önemlidir:


  • Kuvvetli suç şüphesini zayıflatan veya ortadan kaldıran deliller (çelişkili tanık beyanları, kamera/HTS kayıtlarının uyumsuzluğu vb.),

  • Tutuklama nedenlerinin (kaçma, delil karartma, tanık baskısı) somut olayda bulunmadığı,

  • Suç katalog suç olsa bile “otomatik tutuklama” yapılamayacağı,

  • Tutukluluğun uzamasıyla fiilen cezaya dönüşme riski,

  • Adli kontrol tedbirleriyle yargılamanın sağlıklı yürütülebileceği,

  • Şüpheli/sanığın kişisel durumu (sabit ikamet, aile ve iş bağları, sağlık durumu, sabıkasızlık/sınırlı sabıka vb.) nedeniyle kaçma ve delil karartma riskinin zayıf olduğu.


Aşağıda, bu çerçevede hazırlanmış, güncel CMK’ya uygun bir “Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği” yer almaktadır.


7. Örnek Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi


YASAL UYARI – ÖRNEK DİLEKÇE: Aşağıda yer alan dilekçe metni, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış örnek bir şablondur. Somut dosyanın tarihine, suç vasfına, delil durumuna, mahkemenin yetkisine ve güncel mevzuata göre mutlaka yeniden değerlendirilmesi ve uyarlanması gerekir. Dilekçe örneğinin, somut olaya uyarlanmadan aynen kullanılması, beklenen hukuki sonucu sağlamayabilir.

T.C.… ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

(Gönderilmek Üzere… SULH CEZA HÂKİMLİĞİNE)


DOSYA NO : …/… Sorgu No (veya Soruşturma No)

İTİRAZ EDENŞÜPHELİ (TUTUKLU) : Adı SOYADI, T.C. Kimlik No: …

Adres: …

MÜDAFİ : Av. Mete ŞAHİN,

Adres: …

KONU : … Sulh Ceza Hâkimliği’nin …/…/20… tarih ve … D.İş sayılı tutuklama kararına CMK m.100 ve devamı ile m.268 uyarınca itirazlarımızın sunulması; tutuklama kararının kaldırılarak müvekkilin tahliyesine, bu mümkün görülmez ise adli kontrol tedbirleriyle serbest bırakılmasına karar verilmesi talebimizden ibarettir.

AÇIKLAMALAR


1. SÜREYE İLİŞKİN AÇIKLAMA


  1. Müvekkil hakkında … Sulh Ceza Hâkimliği’nin …/…/20… tarih ve … D.İş sayılı kararı ile tutuklama tedbiri uygulanmıştır.

  2. Tutuklama kararı müvekkile …/…/20… tarihinde yüzüne karşı açıklanmış / tebliğ edilmiştir.

  3. Güncel CMK m.268/1 uyarınca, hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz süresi, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde, kararı öğrenme/tebliğ tarihinden itibaren iki haftadır.

  4. İşbu dilekçe, yasal iki haftalık süre içerisinde verildiğinden süre yönünden kabulüne engel bir durum bulunmamaktadır.


2. KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİNİ GÖSTEREN SOMUT DELİL BULUNMAMASI


  1. CMK m.100/1 gereği tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunması zorunludur.

  2. Somut olayda;

    • Müvekkil aleyhine ileri sürülen deliller, basit şüphe düzeyini aşmayan soyut iddialardan ibarettir.

    • İsnadın ana dayanağı olan … beyanı, dosyadaki diğer delillerle çelişmekte; bağımsız ve doğrulayıcı nitelikte delil ile desteklenmemektedir.

    • Dosyada, müvekkilin suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe oluşturan, yoğun ve tutarlı delil seti bulunmamaktadır.

  3. Bu itibarla, Anayasa m.19 ve AİHS m.5 çerçevesinde aranan “makul ve ikna edici şüphe” düzeyine ulaşılamadığı hâlde tutuklama tedbiri uygulanmış olup, karar bu yönüyle hukuka aykırıdır.


3. TUTUKLAMA NEDENLERİNİN SOMUT OLGULARLA DESTEKLENMEMESİ


  1. CMK m.100/2 uyarınca tutuklama nedenleri; kaçma şüphesi, saklanma ihtimali, delilleri yok etme/gizleme/değiştirme veya tanık–mağdur üzerinde baskı kurulması girişimi gibi somut olgularla desteklenmelidir.


  2. Dosya kapsamına göre:

    • Müvekkil sabit ikametgâh sahibidir ve uzun süredir aynı adreste ikamet etmektedir.

    • Düzenli işi/mesleği bulunmaktadır; ailesi ve sosyal çevresi bu adrestedir.

    • Soruşturma makamlarının çağrısına bugüne kadar her defasında uymuş, kaçma veya saklanma yönünde hiçbir davranışta bulunmamıştır.

    • Delillerin büyük bölümü kolluk ve savcılık tarafından zaten toplanmış, tanık ve mağdurlar dinlenmiş olup delil karartma ihtimali fiilen oldukça düşüktür.

  3. Buna rağmen tutuklama kararında, CMK m.100/2 anlamında kaçma veya delil karartma ihtimalini gösteren somut bir olguya yer verilmemiş; sadece suçun vasfı ve cezanın üst sınırı gibi soyut ölçütlere dayanılmıştır.

  4. Bu yönüyle karar, CMK m.100 ve m.101/2’de aranan gerekçelendirme şartını karşılamamaktadır.


4. TUTUKLAMA TEDBİRİNİN ÖLÇÜSÜZ OLMASI VE ADLİ KONTROLÜN DEĞERLENDİRİLMEMESİ


  1. CMK m.100/1 ve Anayasa m.13 uyarınca, tutuklama özgürlükten yoksun bırakma tedbirleri içinde en ağır müdahale olup ancak zorunlu hâllerde ve ölçülü olarak uygulanabilir.

  2. Müvekkil açısından;

  3. Sabıkasız/sınırlı sabıkalı olması,

  4. Düzenli iş ve aile bağlarının bulunması,

  5. Soruşturma aşamasında çağrıldığında adli makamlara gelmiş olması,

  6. Delillerin büyük ölçüde toplanmış bulunması

  7. dikkate alındığında, yargılamanın amacına adli kontrol tedbirleriyle (yurt dışına çıkış yasağı, imza yükümlülüğü, gerekirse güvence, konut terk etmeme vb.) ulaşmak mümkündür.14. Buna rağmen tutuklama kararında, CMK m.101/2-d gereğince adli kontrolün neden yetersiz kalacağı somut şekilde tartışılmamış, doğrudan tutuklama tedbiri tercih edilmiştir.15. Tutuklama, adli kontrol yerine “ilk seçenek” hâline getirilmiş; bu da ölçülülük ve son çare ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.


5. TUTUKLULUĞUN SÜRESİ VE MAKUL SÜRE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME


  1. Müvekkil, … tarihinden bu yana tutukludur. Bu süre zarfında:

  2. Dosyada toplanacak delillerin büyük çoğunluğu toplanmış,

  3. Tanıkların önemli bir kısmı dinlenmiş,

  4. Yargılamada esaslı ilerleme sağlanmasına rağmen tutukluluk hâli devam etmektedir.

  5. CMK m.102 ve 108’de yer alan azami süreler ile Anayasa m.19 ve AİHS m.5’teki makul sürede yargılanma ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, tutukluluğun mevcut aşamada koruma tedbiri olmaktan çıkıp fiilen cezaya dönüştüğü görülmektedir.


HUKUKİ NEDENLER:

Anayasa m.13, 19; AİHS m.5; 5271 sayılı CMK m.100, 101, 102, 103, 104, 105, 108, 268 ve ilgili diğer hükümler; 5237 sayılı TCK ve konuya ilişkin güncel Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi kararları.


HUKUKİ DELİLLER:

Soruşturma/kovuşturma dosyası, tutuklama kararı, ifade ve sorgu tutanakları, UYAP kayıtları, müvekkilin nüfus ve ikamet bilgileri, sosyal ve ekonomik durumunu gösteren tüm belgeler ve her türlü yasal delil.


SONUÇ ve İSTEM:

Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle ve Sayın Mahkemenizce re’sen gözetilecek sair hususlar birlikte değerlendirildiğinde;

  1. … Sulh Ceza Hâkimliği’nin …/…/20… tarih ve … D.İş sayılı tutuklama kararına karşı itirazımızın KABULÜNE,

  2. Anılan tutuklama kararının CMK m.100, 101, 102 ve 268 uyarınca KALDIRILMASINA,

  3. Müvekkilin DERHÂL TAHLİYESİNE,

  4. Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise; müvekkil hakkında CMK m.109 ve devamı uyarınca uygun görülecek adli kontrol tedbirlerinden bir veya birkaçının uygulanmak suretiyle serbest bırakılmasına, karar verilmesini, müvekkil adına saygıyla arz ve talep ederim.

Tarih: …/…/20…

Müdafii

Av. ……………

(İmza)


8. Tutuklama ve Katalog Suçlar Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)


Soru 1: Tutuklama kararına karşı nereye ve ne kadar sürede itiraz edebilirim?

Tutuklama kararını veren Sulh Ceza Hâkimliği’ne itiraz dilekçesi verilir; itirazı inceleyecek merci, CMK m.268’e göre Asliye Ceza Mahkemesi hâkimidir. Güncel düzenlemeyle, itiraz süresi kararı öğrenme/tebliğ tarihinden itibaren iki haftadır.


Soru 2: Katalog suç ne demektir?

CMK m.100/3’te sayılan bazı ağır suçlar, “katalog suç” olarak adlandırılır. Bu suçlarda, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe varsa, tutuklama nedeninin var sayılabileceği kabul edilir. Ancak bu, katalog suçta otomatik tutuklama anlamına gelmez; hâkim yine somut olaya göre kuvvetli şüpheyi, tutuklama nedenini, ölçülülüğü ve adli kontrol imkânını ayrı ayrı değerlendirmek zorundadır.


Soru 3: Katalog suçlarda tutukluluk süreleri farklı mı?

Katalog suçların önemli bir kısmı ağır ceza mahkemesinin görevine giren ve ceza üst sınırı yüksek olan suçlardır. CMK m.102’ye göre ağır cezalık işlerde tutukluluk süresi, uzatmalarla birlikte en fazla 5 yıl olabilir. Ancak her dosyada ayrı bir süre hesabı yapılır; suçun türü, sayısı, yargılamanın geldiği aşama ve delil durumu dikkate alınır.


Soru 4: Tutuklama yerine adli kontrol uygulanabilir mi?

Evet. Özellikle sabit ikamet, güçlü aile/iş bağları, delil durumunun büyük ölçüde tamamlanmış olması gibi hâllerde; yurt dışına çıkış yasağı, imza yükümlülüğü, güvence, konutu terk etmeme gibi adli kontrol tedbirleriyle de yargılamanın sağlıklı yürütülmesi mümkündür. Hâkim tutuklama kararı verirken adli kontrolün neden yetersiz kalacağını somut şekilde gerekçelendirmek zorundadır.


Soru 5: Tutukluluğumun haksız olduğunu düşünüyorsam ne yapabilirim?

Öncelikle itiraz süresi içinde tutuklama kararına itiraz etmek gerekir. Ayrıca soruşturma ve kovuşturma boyunca her aşamada tahliye talebinde bulunulabilir. Tutukluluk süresinin azami sınırları aşması veya kanuna açık aykırılık hâlinde, yargılama sonrasında CMK m.141 vd. uyarınca tazminat davası açma imkânı da gündeme gelebilir.


9. Sonuç

Tutuklama, ceza muhakemesinde kişiyi henüz hüküm verilmeden özgürlüğünden yoksun bırakan en ağır koruma tedbiridir. Bu nedenle:


  • Kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delil,

  • Somut tutuklama nedeni,

  • Ölçülülük ve adli kontrolün yeterli olup olmadığı,

  • Katalog suçlarda karine ile dahi olsa bireyselleştirilmiş gerekçe,

  • Azami tutukluluk süreleri ve periyodik inceleme yükümlülüğü

hem CMK hem Anayasa hem de AİHS çerçevesinde sıkı şekilde denetlenmektedir.

Somut bir tutuklama dosyasında, küçük bir delil veya usul ayrıntısı dahi sonucu tamamen değiştirebilir. Bu nedenle, burada yer alan bilgiler ışığında genel bir fikir edinmek mümkün olmakla birlikte, mutlaka bir ceza hukuku uzmanından hukuki destek alınması gereklidir.


Yasal Uyarı: Bu web sitesinde yer alan bilgiler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Bu sitedeki bilgilerin kullanımı, hiçbir şekilde avukat-müvekkil ilişkisi oluşturmaz. İçerikte yer alan bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, özel hukuki durumunuzla ilgili olarak mutlaka bu alanda çalışan bir avukata danışmanız tavsiye edilir.

Yorumlar


bottom of page