top of page

Yeni Boşanma Yasası Ne Zaman Çıkacak? 2025 İçin Tüm Güncel Gelişmeler (AYM Kararı, Nafaka, Arabuluculuk)

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Mete ŞAHİN
    Av. Mete ŞAHİN
  • 3 gün önce
  • 8 dakikada okunur

Bölüm 1: "Yeni Boşanma Yasası" Beklentisi ve Gerçek Durum: Kavram Kargaşasını Gidermek


Son dönemde arama motorlarında en sık karşılaşılan sorulardan biri şüphesiz "yeni boşanma yasası ne zaman çıkacak?" olmuştur. Boşanma sürecindeki veya bu sürece girmeyi düşünen binlerce vatandaş, kendilerini, çocuklarını ve mali geleceklerini doğrudan etkileyecek yasal değişiklikleri büyük bir merakla beklemektedir. Özellikle süresiz nafaka, boşanma davalarının uzun sürmesi ve mal paylaşımı gibi konulardaki mevcut uygulamalar, yeni bir yasal çerçeveye olan beklentiyi artırmaktadır.

Bu noktada, en başta ve net bir şekilde ifade etmek gerekir ki, kamuoyunda beklendiği gibi tüm boşanma hukukunu baştan sona değiştiren tek ve kapsamlı bir "Yeni Boşanma Yasası" henüz çıkmamıştır ve yürürlüğe girmemiştir. İnternette yer alan ve 2025 yılı itibarıyla yeni kanunların yürürlüğe girdiğini iddia eden bazı yanıltıcı bilgiler, mevcut durumu doğru yansıtmamaktadır. Gerçekte olan, Türk boşanma hukukunu yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bir dizi önemli ve birbirinden bağımsız yasal gelişmenin, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilmiş somut bir kararın ve Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen kanun teklifi çalışmalarının varlığıdır.

Bu beklentinin ve bilgi kirliliğinin temelinde, birbirinden ayrı ilerleyen ancak kamuoyunda tek bir "paket" olarak algılanan üç ana gelişme yatmaktadır:

  1. Fiili Ayrılık Süresinin 1 Yıla İndirilmesi (AYM Kararı Sonrası Yapılan Yeni Yasal Düzenleme): Bu, mevcut durumdaki en somut ve yasalaşmış gelişmedir.

  2. Süresiz Nafaka Tartışmaları ve Yeni Sistem Teklifi: Bu, henüz taslak aşamasında olan ancak en çok tartışılan konudur.

  3. Boşanma Süreçlerini Hızlandırmaya Yönelik Diğer Formüller: Arabuluculuk ve "önce boşanma" gibi modelleri içeren bu konular da yasa yapım sürecinin bir parçasıdır.

Bu yazının amacı, bu karmaşık ve çok katmanlı süreci tüm detaylarıyla aydınlatmak, kavram kargaşasını gidermek ve "yeni boşanma yasası" başlığı altında toplanan tüm bu gelişmelerin güncel ve resmi durumunu sizlere sunmaktır. Yazının ilerleyen bölümlerinde, her bir konuyu ayrı başlıklar altında, resmi kararlara ve belgelere dayanarak inceleyeceğiz.


Bölüm 2: En Somut Gelişme: "3 Yıl Bekleme Şartı" Tarih Oldu, Yeni Süre 1 Yıl!


Boşanma hukukundaki en kesin ve güncel değişiklik, fiili ayrılığa dayalı boşanma davalarıyla ilgili bekleme süresinin kanunla kısaltılmasıdır. Bu değişiklik, Anayasa Mahkemesi'nin bir iptal kararı üzerine TBMM tarafından yapılmış olup, fiilen bitmiş ancak hukuken devam etmek zorunda kalan evlilikler için önemli bir dönüm noktasıdır.


Eski Durum Neydi? "3 Yıl Bekleme Şartı"


Yakın zamana kadar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 166. maddesinin 4. fıkrası, boşanma süreçlerini uzatan önemli bir kural içeriyordu. Bu kurala göre;

  • Eşlerden biri, herhangi bir boşanma sebebine dayanarak dava açtığında ve bu dava mahkeme tarafından reddedildiğinde,

  • Bu ret kararının kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl boyunca eşler ortak hayatı yeniden kuramazlarsa,

  • Bu üç yılın sonunda, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabul edilir ve eşlerden birinin talebi üzerine mahkeme doğrudan boşanmaya karar verirdi.

Bu "üç yıl bekleme şartı", taraflar bir araya gelmek istemese dahi, hukuki olarak evliliğin kâğıt üzerinde yıllarca devam etmesine neden oluyor ve tarafların yeni bir hayat kurmalarının önünde ciddi bir engel teşkil ediyordu.


Anayasa Mahkemesi'nin İptal Kararı ve Yeni Yasal Düzenleme


Ankara 18. Aile Mahkemesi'nin başvurusu üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 22 Şubat 2024 tarihli kararıyla bu üç yıllık bekleme kuralını Anayasa'ya aykırı bularak iptal etmiştir. AYM, fiilen sona ermiş evliliklerin hukuken devam etmeye zorlanmasının kişilerin "özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı"nı ihlal ettiğine hükmetmiştir.

TBMM, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı doğrultusunda harekete geçerek 14 Kasım 2024 tarihli ve 7532 sayılı Kanun ile Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin dördüncü fıkrasını yeniden düzenlemiştir. Bu yeni düzenleme ile boşanma davasının reddi sonrası tekrar dava açmak için gereken üç yıllık bekleme süresi, bir yıla indirilmiştir.

Yeni kanun metni şu şekildedir:

"Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir."

Bu değişiklik sayesinde, boşanma davası reddedilen ancak bir araya gelmeyen çiftler, artık 3 yıl yerine sadece 1 yıl bekledikten sonra fiili ayrılık nedenine dayanarak boşanma davası açabileceklerdir. Bu, boşanma süreçlerini önemli ölçüde hızlandıran, güncel ve yürürlükte olan en net yasal değişikliktir.


Bölüm 3: Gündemin En Tartışmalı Konusu: Süresiz Nafaka Düzenlemesi ve Güncel Durum


Boşanma hukukuyla ilgili tartışmaların merkezinde şüphesiz "süresiz nafaka" konusu yer almaktadır. Yıllardır hem nafaka ödeyenlerin hem de nafaka alanların mağduriyet iddialarıyla gündemden düşmeyen bu konuda, Adalet Bakanlığı'nın kapsamlı bir değişiklik hazırlığı içinde olduğu bilinmektedir.


Mevcut Hukuki Durum: "Süresiz Nafaka" Nedir ve Gerçekten Kalktı Mı?


Öncelikle kamuoyundaki en büyük yanılgıyı düzeltmekle başlamak gerekir: Mevcut kanunlara göre süresiz nafaka uygulaması henüz kaldırılmamıştır. Mahkemeler, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan tarafa, diğer tarafın mali gücü oranında, kural olarak süresiz bir şekilde yoksulluk nafakasına hükmetmeye devam etmektedir.

Ancak "süresiz" ifadesi, nafakanın "ömür boyu" veya "kayıtsız şartsız" ödeneceği anlamına gelmemektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 176. maddesi, nafakanın sona erme koşullarını açıkça düzenlemiştir. Buna göre, aşağıdaki durumlarda yoksulluk nafakası mahkeme kararıyla kaldırılabilir:

  • Nafaka alan tarafın yeniden evlenmesi (Bu durumda nafaka kendiliğinden kalkar).

  • Nafaka alan tarafın evli olmadan fiilen evli gibi başka biriyle yaşaması.

  • Nafaka alan tarafın yoksulluk durumunun ortadan kalkması (örneğin, iyi bir işe girmesi veya miras kalması).

  • Nafaka alan tarafın haysiyetsiz bir hayat sürmesi.

  • Taraflardan birinin vefat etmesi.

Dolayısıyla, mevcut sistemde nafaka süresiz başlasa da, koşullar değiştiğinde sona erdirilebilen bir yapıya sahiptir.


Yeni Nafaka Sistemi Teklifi: Neler Değişmesi Planlanıyor?


Adalet Bakanlığı, mevcut sistemin yarattığı mağduriyetleri gidermek amacıyla yeni bir nafaka modeli üzerinde çalışmaktadır. Bu çalışmaların, kamuoyunda sıkça konuşulan 8. veya 9. Yargı Paketi gibi belirli bir paket numarasıyla değil, daha geniş bir çerçeve olan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi (2025-2029) kapsamında ayrı bir yasa teklifi olarak Meclis'e sunulması planlanmaktadır. Bu durum, konunun ne kadar kapsamlı ve hassas olduğunun bir göstergesidir.

Taslak çalışmalarda öne çıkan en önemli değişiklik, evlilik süresine bağlı kademeli bir nafaka sisteminin getirilmesidir. Bu sistemle, süresiz nafaka uygulamasına son verilerek, nafaka süresinin evliliğin uzunluğuyla orantılı hale getirilmesi hedeflenmektedir.


Yeni Nafaka Düzenlemesi Taslağında Öngörülen Süreler


Evlilik Süresi

Taslakta Öngörülen Azami Nafaka Süresi

3 yıla kadar süren evlilikler

En fazla 5 yıl

3-10 yıl arası süren evlilikler

En fazla 10 yıl

15 yıl ve üzeri süren evlilikler

En fazla 20 yıl

Önemli Not: Yukarıdaki tablo, Adalet Bakanlığı'nın taslak çalışmalarına dayanan ve basına yansıyan öngörüleri içermektedir. Bu süreler, henüz yasalaşmamış olup, TBMM'deki görüşmeler sırasında değiştirilebilir veya teklif tamamen farklı bir şekilde yasalaşabilir.


Diğer Planlanan Değişiklikler ve İstisnalar


Yeni nafaka düzenlemesi teklifi, sadece süre sınırlaması getirmekle kalmayıp, nafaka hakkını daha adil ve objektif kriterlere bağlamayı amaçlamaktadır. Taslakta yer alan diğer önemli başlıklar şunlardır:

  • Çalışma Potansiyelinin Değerlendirilmesi: Yeni sistemde, mahkemelerin nafaka talep eden tarafın çalışma potansiyelini, mesleki yeterliliğini ve iş bulma imkanlarını daha detaylı incelemesi öngörülmektedir. Çalışabilecek durumda olup keyfi olarak çalışmayan kişilerin nafaka almasının zorlaştırılması hedeflenmektedir.

  • Bakıma Muhtaç Eşler İçin İstisna: Düzenlemenin en önemli istisnalarından biri, bakıma muhtaç eşler için getirilmesi planlanan korumadır. Ciddi sağlık sorunları, engellilik, ileri yaş veya bakıma muhtaç bir çocuğa bakma zorunluluğu gibi nedenlerle çalışamayacak durumda olan eşler için nafakanın ömür boyu devam etmesi planlanmaktadır.

  • Kusur Durumunun Etkisi: Tarafların boşanmadaki kusur oranlarının, nafakanın hem süresini hem de miktarını belirlemede daha etkin bir rol oynaması hedeflenmektedir. Ağır kusurlu olan eşin nafaka hakkının kısıtlanması gündemdedir.

Bu düzenlemenin ne zaman yasalaşacağı konusunda net bir tarih bulunmamakla birlikte, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin takvimi (2025-2029) göz önüne alındığında, konunun önümüzdeki yasama dönemlerinde Meclis gündemine gelmesi beklenmektedir.


Bölüm 4: Boşanma Süreçlerinde Diğer Önemli Gelişmeler ve Teklifler


Boşanma hukukundaki reform tartışmaları, sadece AYM kararı ve nafaka ile sınırlı değildir. Süreçleri hızlandırmak ve daha adil hale getirmek amacıyla masada olan başka önemli teklifler de bulunmaktadır.


Arabuluculuk Zorunlu Mu Oldu?


Kamuoyunda sıkça sorulan bir diğer soru da boşanma davalarında arabuluculuğun zorunlu hale gelip gelmediğidir. Mevcut hukuki duruma göre, boşanma davasının kendisi (yani evlilik birliğinin sona erdirilmesi kararı) için arabuluculuk zorunlu (dava şartı) değildir. Taraflar, boşanmak için dava açmadan önce arabulucuya gitmek zorunda değildir.

Ancak, boşanma davasının sonuçlarına bağlı olan (fer'i nitelikteki) bazı talepler için durum farklıdır. Taraflar, boşanma sürecinde ortaya çıkan;

  • Maddi ve manevi tazminat talepleri,

  • Mal paylaşımından kaynaklanan alacak davaları

gibi konularda, dava açmadan önce ihtiyari (isteğe bağlı) olarak arabuluculuk yoluna başvurabilirler.10 Tarafların bu konularda arabulucu eşliğinde anlaşmaya varması, çekişmeli boşanma davasının çok daha hızlı ve barışçıl bir şekilde sonuçlanmasını sağlayabilir. Adalet Bakanı'nın açıklamaları, gelecekte aile hukukuna ilişkin bazı uyuşmazlıklarda arabuluculuğun zorunlu hale getirilebileceğine işaret etse de, bu yönde atılmış somut bir yasal adım henüz bulunmamaktadır.


"Önce Boşanma" Formülü Gündemde


Boşanma davalarının yıllarca sürmesinin en önemli nedenlerinden biri, boşanma kararıyla birlikte velayet, nafaka, tazminat ve mal paylaşımı gibi tüm çekişmeli konuların aynı dava içinde görülmesidir. Bu durum, yargılamayı karmaşıklaştırmakta ve süreci uzatmaktadır.

Bu soruna çözüm olarak, Adalet Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı bir diğer formül ise "önce boşanma" modelidir. Bu modele göre:

  1. Mahkeme, öncelikli olarak tarafların boşanıp boşanmayacağına karar verecek ve bu kararı hızla kesinleştirecektir.

  2. Boşanma kararı kesinleştikten sonra, velayet, nafaka, tazminat ve mal paylaşımı gibi diğer mali ve hukuki sonuçlar, ayrı bir yargılama konusu olarak ele alınacaktır.

Bu formülün amacı, fiilen bitmiş evlilikleri hukuken bir an önce sonlandırarak tarafların hayatlarına devam etmelerini sağlamak ve mahkemelerin iş yükünü hafifletmektir. Bu teklif de yine 4. Yargı Reformu Stratejisi kapsamında değerlendirilen önemli bir başlıktır.


Yargı Paketleri ve Reform Stratejisinin Rolünü Doğru Anlamak


Vatandaşlar, tüm bu değişikliklerin belirli numaralarla anılan "Yargı Paketleri" (8. Yargı Paketi, 9. Yargı Paketi vb.) ile geleceğini düşünmektedir. Ancak bu, sürecin yanlış anlaşılmasına neden olmaktadır. Genellikle bu paketler, birbiriyle ilgisiz pek çok kanunda teknik değişiklikler içeren torba kanunlar olabilmektedir. Örneğin, 9. Yargı Paketi'nde boşanma veya nafakaya ilişkin köklü bir değişiklik yer almamış, daha çok kadının soyadı hakkı gibi farklı konulara odaklanılmıştır.

Boşanma ve nafaka gibi temel konulardaki değişiklik beklentilerinin asıl kaynağı, belirli bir paket numarası değil, Adalet Bakanlığı'nın 2025-2029 yıllarını kapsayan ve Türk yargı sistemi için bir yol haritası niteliği taşıyan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi'dir. Yukarıda bahsedilen tüm teklifler (nafaka, önce boşanma, arabuluculuk) bu strateji belgesinde yer alan hedefler doğrultusunda hazırlanmaktadır. Dolayısıyla, süreci takip ederken belirli bir paket numarasından ziyade, bu strateji belgesi kapsamında hazırlanan müstakil kanun tekliflerini izlemek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.


Bölüm 5: Sıkça Sorulan Sorular (SSS)


Soru 1: Yeni boşanma yasası 2025'te kesin olarak çıkacak mı?

Cevap: Hayır, 2025 itibarıyla yürürlüğe girmiş tek ve kapsamlı bir "yeni boşanma yasası" bulunmamaktadır. Ancak en önemli değişiklik, boşanma davası reddedildikten sonra tekrar dava açmak için gereken 3 yıllık bekleme süresinin kanunla 1 yıla indirilmesi olmuştur. Nafaka gibi diğer konular ise henüz teklif aşamasındadır.

Soru 2: Fiili ayrılıkta 3 yıl bekleme kuralı kalktı mı? Yeni süre ne kadar oldu?

Cevap: Evet, 3 yıllık bekleme kuralı kalkmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının ardından TBMM tarafından yapılan yeni yasal düzenleme ile bu süre 1 yıla indirilmiştir. Artık, boşanma davasının reddi kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl geçmesi ve bu sürede ortak hayatın yeniden kurulamamış olması, fiili ayrılığa dayalı yeni bir boşanma davası açmak için yeterlidir.

Soru 3: Süresiz nafaka ne zaman kalkacak?

Cevap: Süresiz nafaka henüz kalkmamıştır ve mevcut kanunlara göre uygulanmaya devam etmektedir. Adalet Bakanlığı'nın evlilik süresine göre nafakayı sınırlandıran bir yasa teklifi üzerinde çalıştığı bilinmektedir, ancak bu teklifin ne zaman yasalaşacağı henüz belli değildir.

Soru 4: Boşanmada arabuluculuk zorunlu mu oldu?

Cevap: Hayır. 2024 ve 2025 yılı itibarıyla boşanma davalarının kendisi için arabuluculuk zorunlu değildir. Taraflar, boşanmaya bağlı tazminat gibi konularda isterlerse arabulucuya gidebilirler, ancak bu bir zorunluluk değildir.

Soru 5: Anlaşmalı boşanmadaki 1 yıl evli kalma şartı değişti mi?

Cevap: Hayır, bu şart değişmemiştir. Anayasa Mahkemesi, bu kuralın iptali yönündeki bir başvuruyu reddetmiştir. Dolayısıyla, anlaşmalı boşanma davası açabilmek için evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması şartı halen geçerlidir.

Soru 6: Yeni yasa teklifleri boşanma davalarını hızlandıracak mı?

Cevap: Evet, hedeflenen budur. Özellikle boşanma davası reddedildikten sonra tekrar dava açmak için gereken sürenin 3 yıldan 1 yıla indirilmesi ve gündemdeki "önce boşanma" gibi teklifler, fiilen bitmiş evliliklerin hukuken daha hızlı sona erdirilmesini amaçlamaktadır.


Bölüm 6: Yasal Uyarı


Bu blog yazısı, yalnızca bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Her boşanma davası kendine özgü koşullar içerir ve yasal durumunuz hakkında en doğru bilgiyi almak için bir avukata danışmanız önem arz etmektedir. Bu yazının okunması, avukat-müvekkil ilişkisi kurmaz. Sitede yer alan bilgilerin güncelliği ve doğruluğu için azami özen gösterilmiş olsa da, yasal mevzuattaki ani değişiklikler nedeniyle bilgiler zamanla geçerliliğini yitirebilir. Avukat Mete ŞAHİN Hukuk Bürosu, bu sitedeki bilgilere dayanarak yapılan işlemlerden doğacak zararlardan sorumlu tutulamaz.




Yorumlar


bottom of page