top of page

Sosyal Medya ve Çevrimiçi Platformlarda Dijital Şiddet, Nefret Söylemi ve Çok Katmanlı Hukuki Sorumluluk Analizi

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Mete ŞAHİN
    Av. Mete ŞAHİN
  • 17 Kas
  • 14 dakikada okunur
Ankara Yenimahalle Avukat desteği ile sosyal medya, hakaret, tehdit, Doxing (TCK 136) ve KVKK ihlallerine yönelik hukuki savunma ve süreç yönetimi.

BÖLÜM I: GİRİŞ VE DİJİTAL HUKUKİ ÇERÇEVE



1.1. Amaç, Metodoloji ve Terminolojik Çerçeve


Dijitalleşen dünyada, sosyal medya mecraları ve çevrimiçi oyun platformları, bireylerin onur, şeref, saygınlık ve özel hayat gibi temel haklarının ihlal edildiği bir alan haline gelmiştir. Bu raporun temel amacı, bu platformlar üzerinde işlenen dijital şiddet ve nefret söylemi suçlarını, Türk Ceza Kanunu (TCK), 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ekseninde derinlemesine analiz etmek ve bu alanda çalışan hukuk profesyonellerine analitik bir strateji sunmaktır.


Dijital şiddet, genel tanımıyla, bilişim sistemleri aracılığıyla gerçekleştirilen, mağdur üzerinde psikolojik veya maddi zarar doğuran tüm eylemleri kapsar. Hukuki karşılığı ise TCK'da yer alan Hakaret, Tehdit, Şantaj ve Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Yayılması gibi suç tipleri ile somutlaşmaktadır. Raporda kullanılan terminoloji, bu suç tiplerinin dijital ortamdaki uygulama biçimlerine ve Yargıtay tarafından belirlenen güncel ispat standartlarına odaklanmıştır.


1.2. Türk Hukukunun Dijital Ortama Etkileşim Ekseni: TCK, 5651 SK ve KVKK Üçgeninde Çok Katmanlı Sorumluluk İlkesi


Türk hukuk sistemi, dijital ortamdaki hukuka aykırılıkları çok katmanlı bir sorumluluk mekanizması ile ele almaktadır. Bu mekanizma, bireysel failin cezai sorumluluğunu (TCK), platformların içerik ve trafik yönetimine ilişkin idari sorumluluklarını (5651 SK) ve kişisel verilerin korunması yükümlülüğünü (KVKK) bir araya getirir.


Bilişim suçlarının kendine has karmaşıklığı, soruşturma süreçlerinde geleneksel delil toplama yöntemlerinin yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Bu durum, özellikle çevrimiçi oyun platformları ve sosyal ağ sağlayıcıları açısından, hukuki uyumluluk yükümlülüklerini sadece idari para cezalarından kaçınma değil, aynı zamanda ceza soruşturmalarında kamu makamlarına yardımcı olma zorunluluğu şeklinde genişletmektedir. Bir platformun, 5651 Sayılı Kanun'a uygun olarak tuttuğu log kayıtlarının kalitesi, failin TCK kapsamında kesin olarak tespit edilmesi ve dolayısıyla kamu gücünün bu suçlarla mücadele yeteneği üzerinde doğrudan belirleyici bir etkiye sahiptir.


BÖLÜM II: DİJİTAL ŞİDDET SUÇLARI VE CEZAİ YAPTIRIMLAR (TCK)



2.1. Hakaret Suçu (TCK m.125) ve Dijital İletişim Vasıtalarıyla İşlenme Şekli


Hakaret suçu, bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek somut bir fiil veya olgu isnadı yahut sövmek suretiyle işlenir. TCK m.125/2, hakaretin ileti yoluyla işlenmesini düzenlemekte ve sosyal medya platformları, E-mail, Whatsapp, SMS ve DM (Direct Message) yoluyla gönderilen mesajlar gibi tüm iletişim vasıtalarını bu kapsamda kabul etmektedir. Bu suçun temel cezası, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Hakim, gerekçeli kararında bu iki ceza türünden sadece birini seçebilir ve tercihini açıkça gerekçelendirmek zorundadır.


Hakaret Suçunda Mağdurun Belirlenebilirliği İlkesi


Hakaret hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun belirli veya belirlenebilir olması esastır. Failin, mağdurun kimliğini açıkça belirtmediği durumlarda dahi, yapılan yorumun veya paylaşımın niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda tereddüt yoksa, hem ismin belirtilmiş hem de hakaretin açıklanmış sayılacağı kabul edilir. Örneğin, Twitter üzerinde bir mağdura ait tweet altında isim kullanılmaksızın küfredilmesi, duruma göre hakaret suçunun tweet sahibine karşı işlendiği anlamına gelebilir.


Nitelikli Haller, Uzlaştırma ve Önödeme Mekanizmalarındaki Güncel Durum


TCK m.125/3, hakaret suçunun nitelikli hallerini düzenler. Bu hallerde ceza sınırı bir yıl ile iki yıl arasındadır ve cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Bu nitelikli haller şunlardır:


  1. Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi.


  2. Kişinin dini, siyasi, sosyal veya felsefi inançları, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden veya yaymaya çalışmasından dolayı işlenmesi.


  3. Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi.


Alternatif Çözüm Yolları (Uzlaştırma ve Önödeme):

Hakaret suçunun ceza muhakemesi aşamaları, güncel mevzuatla birlikte önemli bir değişime uğramıştır.


  • Uzlaştırma: TCK m.125/2'de düzenlenen mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü iletiyle işlenen hakaret suçu, uzlaştırma kapsamından çıkarılmıştır. Ancak kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret gibi nitelikli hallerde uzlaştırma hükümleri uygulanmamaya devam etmektedir.


  • Önödeme: İleti yoluyla işlenen hakaret suçu (TCK 125/2), uzlaştırma kapsamından çıkarılması nedeniyle önödeme kapsamına alınmıştır.


  • Önödeme Nedir? Önödeme, şüpheli veya sanığın, kanunda belirlenen bir miktar parayı (genellikle adli para cezasına çevrilebilecek bir meblağ) devlet hazinesine ödemesi karşılığında, kovuşturmanın açılmasını ya da açılmışsa davanın düşmesini sağlayan bir usul yoludur. Bu, ceza davasının maddi gerçeği tartışılmaksızın sonlandırılması anlamına gelir.


  • Yaklaşan Değişiklik: Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla, hakaret suçunun tüm hallerinin eşitlik ilkesi gereği önödeme kapsamına alınması yönündeki iptal hükmü, 28 Şubat 2026 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu tarihten itibaren hakaret suçu, önödeme mekanizması üzerinden çözümleneceği için, Ceza Muhakemesi Kanunu gereği uzlaştırma hükümleri artık bu suç için uygulanmayacaktır.


Kritik Hukuki Sonuç: Sosyal medya ve internet üzerinden bir kişiye özel mesaj (DM, WhatsApp) veya e-posta yoluyla hakaret edilmesi halinde, dosya doğrudan savcılık tarafından önödeme bürosuna gönderilecektir. Bu durum, mağdurlar için yargılama sürecini hızlandırma potansiyeli taşısa da, onur ve şeref gibi değerlerin parayla telafi edilerek dosyanın kapanması nedeniyle, adalet duygusunu tatmin etmediği yönünde doktrinde güçlü eleştiriler bulunmaktadır.


Karşılıklı Hakaretin Hukuki Sonucu


Kişilerin sosyal medya ya da internet üzerinden birbirlerine karşılıklı hakaret etmeleri durumunda, TCK 129/3 hükmü uygulanır. Bu hüküm uyarınca, olayın niteliğine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten tamamen vazgeçilmesi de mümkündür.


2.2. Tehdit ve Şantaj Suçları (TCK m.106, m.107)



Çevrimiçi Tehdidin Unsurları ve Yargısal Değerlendirme (TCK m.106)


Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu'nda Hürriyete Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. TCK m.106/1'e göre, bir başkasını kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise mağdurun şikâyeti aranır ve ceza altı aya kadar hapis veya adli para cezasıdır.


Tehdit fiilinin oluşabilmesi için korkutuculuk, ürkütücülük ve ciddiyet unsurlarının bulunması gerekir; aksi takdirde tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Bu ciddiyet kriteri, özellikle online oyun platformları gibi karşılıklı etkileşimin anonim ve abartılı bir dilin yaygın olduğu ortamlarda, mahkeme tarafından titizlikle değerlendirilmelidir. Fail ile mağdurun internet ortamında içinde bulundukları koşullar, karşılıklı söylenen sözlerin nedeni ve söylendiği ortam dikkate alınarak tehdit suçunun şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılmalıdır. Tehdit suçunun yargısal değerlendirmesi, sadece teknik delillere değil, aynı zamanda fail ve mağdurun kimlikleri, konumları ve kişilik özellikleri gibi sübjektif faktörlerin de dikkate alınmasını zorunlu kılar. Bu durum, somut delil eksikliğinde sanığın lehine yorumlanabilecek önemli bir sübjektif kapı yaratır, zira online ortamlardaki anonimlik ve yüksek gerilimli etkileşimler, tehdit içeren sözlerin her zaman ciddi bir saldırı kastı taşımadığı varsayımını güçlendirebilir.


Şantaj Suçunun Siber Zorbalıkla Kesişimi (TCK m.107)


Şantaj suçu (TCK m.107), bir kişinin, özel bilgilerinin paylaşılması tehdidiyle bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlanmasıdır. Bu suç tipi, dijital şiddet ve siber zorbalık eylemleriyle sıkça kesişir. TCK 107/1 gereği, şantaj suçu 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Özellikle kişisel bilgileri ifşa etme tehdidi, bu suçun en yaygın dijital uygulama biçimlerindendir.


BÖLÜM III: NEFRET SÖYLEMİ, AYRIMCILIK VE DEZENFORMASYON



3.1. Nefret ve Ayrımcılık Suçu (TCK m.122)


Nefret ve ayrımcılık suçu (TCK m.122), bir kişiye ırkı, dini, cinsiyeti, siyasi görüşü gibi nedenlerle ayrımcı sözler veya ekonomik zarar vermek suretiyle işlenir. Bu suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Dijital platformlardaki hedef odaklı nefret kampanyaları ve organize ayrımcı grupların faaliyetleri, doğrudan TCK 122 kapsamında değerlendirilmelidir. Nefret söyleminin dijital ortamda kitlelere hızla ulaşabilme potansiyeli, bu suçun cezai riskini yükseltmektedir.


3.2. Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma (TCK m.217/A) Suçu


Türkiye, internette nefret söylemini ve dezenformasyonu engellemeye yönelik uluslararası yasal düzenleme eğilimine paralel olarak, "Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma" suçunu (TCK m.217/A) ihdas etmiştir.


Kapsam ve Hukuki Uygulama Sınırları


Bu suç, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili doğrudan asılsız veya tahrif edilmiş bir bilgiyi, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle yayanları hedefler. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde cezada artırım sebebi öngörülmektedir.


Doktrinde, bu suç tipinin ultima ratio ilkesi (son çare) ve ifade/basın özgürlükleri çerçevesinde dikkatle tartışılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu hassasiyet, yargı kararlarında suçun temel unsurunun maddi fiil değil, özel suç kastı (saik) olduğunun belirlenmesiyle netlik kazanmıştır.


Yargıtay'ın güncel bir kararı, TCK 217/A'nın uygulanma sınırlarını stratejik olarak belirlemiştir. Söz konusu kararda, sanığın (bir gazeteci) yanıltıcı bilgiyi paylaştıktan sonra, bilginin gerçeğe aykırı olduğunu öğrenir öğrenmez paylaşımını kaldırması, düzeltme mesajları atması ve kamuoyundan özür dilemesi eylemleri bir bütün olarak değerlendirilmiştir. Yargıtay, bu eylemlerin sanığın sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle hareket etmediğini gösterdiği sonucuna varmış ve beraat kararı vermiştir.


Bu yargısal sınırlandırma, dezenformasyon yasasının, kişisel hata, dikkatsizlik veya gazetecilik faaliyetleri kapsamındaki teyit eksikliği kaynaklı yanlış bilgileri cezalandırmayacağını; yalnızca kasıtlı ve özel saikle (toplumsal panik yaratma niyeti) hareket eden eylemlere odaklanacağını göstermektedir. Platformların, içeriğin hukuka aykırılığını tespit ettiğinde hızla hareket etmesi (içeriği kaldırma ve düzeltme), failin özel suç kastının ispatı noktasında önemli bir savunma argümanı oluşturacaktır.


BÖLÜM IV: DOXING, SİBER ZORBALIK VE KİŞİSEL VERİ İHLALLERİ (KVKK & TCK 136)


Dijital şiddetin en yıkıcı formlarından biri olan kişisel bilgilerin ifşası, Türk hukukunda hem cezai hem de idari yaptırımlarla karşılanmaktadır.


4.1. TCK m.136: Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Yayma


TCK m.136/1, kişisel verileri hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişiyi iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırır. Bu, seçimlik hareketli bir suçtur; yani kişisel verilerin ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılması eylemlerinden herhangi birinin hukuka aykırı bir şekilde yapılması suçun oluşması için yeterlidir. Bu suç şikayete tabi değildir.


Kişisel veri kavramı oldukça geniştir. Mağdurun cep telefonu numarasının rıza dışı başkasına verilmesi, kimin kiminle görüştüğüne dair HTS raporlarının internet üzerinden yayınlanması veya nişanlısına ait fotoğrafların rıza dışı olarak failin kendi sosyal medya hesabında yayımlanması bu suç kapsamında değerlendirilir.


Özellikle dikkat edilmesi gereken bir nokta, verinin kamusal alanda daha önce yayımlanmış olup olmamasıdır. Yargıtay kararları, daha önce mağdurun rızasına uygun olarak sosyal paylaşım sitesinde yayımlanmış olsa dahi, bu fotoğrafların mağdurun rızasına aykırı şekilde yayımlanmaya devam edilmesinin TCK 136 kapsamında "verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" suçunu oluşturacağını hükme bağlamıştır. Kamu görevlisinin görev kapsamı dışında erişerek kişisel verileri ele geçirmesi ise suç teşkil etmez, ancak disiplin soruşturması açılabilir.


4.2. KVKK Kapsamında Platformların İdari Para Cezaları ve Çifte Yaptırım Riski


Dijital platformlar (Veri Sorumluları), kişisel veri güvenliği ihlali durumunda TCK 136'dan cezai sorumluluk taşımazken, KVKK kapsamında yüksek miktarda idari para cezası riski altındadır. KVKK'ya aykırılık hallerine örnek olarak, rızası olmadan bir kişinin kişisel bilgilerini paylaşmak, kişisel verileri güvenli bir şekilde saklamamak veya üçüncü kişilere hukuka aykırı olarak devretmek gösterilebilir.


Emsal Kurul Kararları ve Veri Güvenliği Yükümlülükleri


Kişisel Verilerin Korunması Kurul kararları, veri sorumlularının uyması gereken yükümlülükleri ve ihlal durumundaki yaptırımları netleştirmektedir:


  1. Twitch Kararı: Canlı yayın platformu Twitch'e, veri sızıntıları ve güvenlik açıkları nedeniyle toplam 2 milyon TL idari para cezası uygulanmıştır. Bu ceza, Kurum tarafından uygulanan çifte ceza mekanizmasının en somut örneğini teşkil eder: sızıntının kendisinden (yetersiz güvenlik tedbirleri) dolayı 1 milyon 750 bin TL, sızıntının Kuruma zamanında bildirilmemesi nedeniyle ise 250 bin TL ceza kesilmiştir. Bu karar, platformlar için veri güvenliğinin (önleyici tedbirler) yanı sıra, olay yönetimi (idari tedbirler) ve bildirim yükümlülüğünün eksiksiz yerine getirilmesinin hayati önem taşıdığını göstermektedir.


  2. Knight Online Kararı: Çevrimiçi oyun platformunun Türkiye'deki yetkilisi konumundaki veri sorumlusu şirkete, kişisel verileri hukuka aykırı işlediği gerekçesiyle 750 bin TL idari para cezası verilmiştir. Cezanın temel nedenleri arasında, hile ve dolandırıcılığı önlemek amacıyla kullanılan üçüncü taraf yazılımın (anti-hile yazılımı) bilgisayardaki tüm dosya ve yazılımları taraması ve bu yolla kişisel verileri hukuka aykırı olarak elde edip yurt dışına aktardığı iddiası yer almaktadır.


Açık Rıza ve Kullanıcı Deneyimi İlişkisi (UI/UX)

Knight Online kararında dikkat çeken diğer bir husus, açık rızanın alınma şeklidir. KVKK, açık rızanın unsurlarını belirli bir konuya ilişkin olma ve özgür iradeyle verilme olarak tanımlar. Şirketin internet sitesinde çerezlere ilişkin sunulan "sadece gerekli çerezleri kullan" ve "tüm çerezlere izin ver" seçeneklerinin yer aldığı "pop-up" açıklamasında topluca "açık rıza" alma yoluna gidilmesi, kullanıcılara tercih etme imkanının sunulmaması nedeniyle hukuka aykırı bulunmuştur. Bu durum, hukuki uyumluluğun sadece metinlerde değil, aynı zamanda kullanıcı arayüzü (UI/UX) tasarımında da aranacağını ve rıza alma mekanizmalarının parçalı (granüler) olması gerektiğini kanıtlamaktadır.


Veri Sorumlusunun Zorunlu Teknik ve İdari Tedbirleri


Kanunun veri güvenliğine ilişkin 12. maddesine göre veri sorumlusu; kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini, hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek ve kişisel verilerin muhafazasını sağlamakla yükümlüdür.


Bu yükümlülükler kapsamında veri sorumlusu tarafından alınması gereken tedbirler, Kişisel Verilerin Korunması Kurumu Rehberinde detaylandırılmıştır. Teknik tedbirler, siber güvenliğin sağlanması (ağ güvenliği, uygulama güvenliği, şifreleme, kriptografi, güvenlik duvarları), kişisel veri güvenliğinin takibi (sızma testi, erişim logları, saldırı tespit ve önleme sistemleri) ve yedekleme gibi önlemleri içerir. İdari tedbirler ise Risk Analizi yapılması, Kişisel Veri Güvenliği Politikalarının ve Prosedürlerinin oluşturulması, Çalışanların Eğitilmesi ve Farkındalık Çalışmaları ile Kişisel Verilerin Azaltılması ilkelerinin uygulanmasını kapsar.


Veri Sorumlusunun (Online Platform) KVKK Kapsamında Alması Gereken Temel Teknik ve İdari Tedbirler

Tedbir Kategorisi

Örnek Tedbir (KVKK Rehberi)

İhlal Alanı İlişkisi

Teknik Tedbirler

Şifreleme (Kriptografi), Ağ Güvenliği, Sızma Testi

Veri Sızıntıları, Yetkisiz Erişim (Doxing)

İdari Tedbirler

Risk Analizi, Veri Güvenliği Politikası Oluşturma, Çalışan Eğitimi

Yönetimsel Zafiyetler, Veri İşleme Hataları

İzleme ve Denetleme

Erişim Loglarının Tutulması ve Düzenli Takibi, Saldırı Tespit Sistemleri

Hukuka Aykırı İşleme ve Erişimin Önlenmesi ve Bildirim Yükümlülüğü.


BÖLÜM V: PLATFORM SORUMLULUĞU VE İÇERİK KALDIRMA MEKANİZMALARI (5651 SK)


Sosyal medya ve çevrimiçi oyun platformları, 5651 Sayılı Kanun kapsamında "Yer Sağlayıcı" veya geniş kapsamlı değişikliklerle "Sosyal Ağ Sağlayıcı" olarak tanımlanmıştır. Bu sıfatlar, içerikten sorumlu olma eşiğini ve içerik kaldırma yükümlülüklerini belirler.


5.1. Yer Sağlayıcının ve Sosyal Ağ Sağlayıcının Hukuki Konumu


Yer sağlayıcı (örn. Discord sunucuları, Twitch hosting hizmetleri), kural olarak, kullanıcıların (içerik sağlayıcıların) hukuka aykırı paylaşımlarından doğrudan sorumlu değildir. Bu, platformların içerik akışını sürekli denetleme zorunluluğu altında kalmaması için kabul edilen temel bir ilkedir.


Ancak, bu sorumluluk muafiyeti, platforma bir uyarı (bildirim) yapıldığı anda sona erer. Hakları ihlal edilen tarafından hukuka aykırı içerik yer sağlayıcıya bildirildiğinde ve içeriğin kaldırılması talep edildiğinde, yer sağlayıcı bu içeriği derhal kaldırmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, yer sağlayıcı da hukuka aykırılıktan ve doğan zararlardan sorumlu hale gelecektir.


5.2. İçerik Kaldırmada Hukuki İkilem


Yer sağlayıcılar için içerik kaldırma yükümlülüğünde ciddi hukuki ikilemler ortaya çıkmaktadır. Bir içeriğin hukuka aykırı olup olmadığının tespiti, özellikle marka ihlalleri, telif ihlalleri veya haksız rekabet uygulamaları gibi hallerde, tek taraflı olarak yapılacak inceleme ile her zaman belirgin olmayabilir; bu durum, profesyonel hukuki yardım almayı zorunlu kılmaktadır.

Platform, hukuki olarak iki risk altındadır:


  1. Kaldırmama Riski: Eğer bildirime rağmen içeriği kaldırmaz ve mahkemece içeriğin hukuka aykırı olduğu yönünde karar verilirse, hakları ihlal edilen mağdurun zararından sorumlu olacaktır.


  2. Haksız Kaldırma Riski: İçeriği kaldırdığı takdirde, sonrasında mahkeme içeriğin hukuka uygun olduğuna karar verirse, içerik sağlayıcının uğradığı zarardan (ifade özgürlüğünün ihlali, ekonomik zarar vb.) sorumlu olacaktır.


Bu hukuki ikilem, platformların hızlı ve titiz bir hukuki niteleme yapmasını, içerik denetimini hızlandırmasını ve hukuka aykırılığı otomatik veya yarı-otomatik olarak sınıflandıracak sistemler kurmasını gerektiren bir baskı yaratmaktadır.


Mahkeme Kararıyla İçerik Kaldırma ve 24 Saat Kuralı


Sosyal Ağ Sağlayıcılar için (5651 SK değişiklikleri kapsamında), hukuka aykırılığı hâkim veya mahkeme kararı ile tespit edilen içeriğin bildirilmesi durumunda, bildirime rağmen 24 saat içinde içeriği çıkarmayan veya erişimi engelleyemeyen sosyal ağ sağlayıcı, doğan zararların tazmin edilmesinden sorumlu olacaktır. 24 saatlik bu süre sınırı, platformları içerik denetiminde azami hıza mecbur bırakarak operasyonel riski artırmaktadır.


Ayrıca, yurt dışında bulunan sosyal ağ sağlayıcılara verilen idari para cezaları, internet sayfalarındaki iletişim araçları veya e-posta yoluyla tebliğ edilebilmekte ve bildirimin yapıldığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebligat yapılmış sayılmaktadır. Bu düzenleme, uluslararası platformların Türkiye'deki hukuki yaptırımlardan kaçınma imkanını önemli ölçüde daraltmıştır.


BÖLÜM VI: DİJİTAL SUÇLARDA İSPAT ZORLUKLARI VE HUKUKİ STRATEJİLER


Bilişim suçlarında faillerin tespiti, delillerin güvenilirliği ve ispat gücü, ceza muhakemesinin temel zorluklarını oluşturur. Türk Ceza Muhakemesi Hukuku çerçevesinde, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacı güdülür ve mahkûmiyet için kuşkuya yer verilmemesi (kuşkudan sanık yararlanır ilkesi) esastır. Dijital veriler, bu süreçte kritik bir rol oynar.


6.1. Dijital Delillerin İspat Değeri ve Ceza Muhakemesi İlkeleri


IP adresleri, log kayıtları ve ekran çıktıları gibi dijital izler, olayı doğrudan doğruya ispat etmeyen, ancak dolaylı olarak ispatına yardımcı olan vakıa ve izler olan belirti delili olarak kabul edilir. Hâkim, bu belirti delillerini vicdani delil sisteminde hukuka uygun olmak kaydıyla değerlendirir, ancak tek başına mahkûmiyete yetmeyebilir ve başka delillerle desteklenmesi çoğunlukla zorunludur.


6.2. IP Adresi, Log Kayıtları ve Failin Tespiti



IP Adresinin Tek Başına Yetersizliği


Yargıtay'ın istikrar kazanmış yaklaşımı, IP adresinin tek başına mahkûmiyeti gerektiren bir delil niteliği taşımadığı yönündedir. Bir adreste sadece internet abonesi yaşasa dahi, bu kişi ikrarda bulunmadıkça veya diğer delillerle desteklenmedikçe, sadece IP numarası esas alınarak o kişi hakkında mahkûmiyet hükmü verilmesi doğru değildir. Bu durum, TCK suçlarında failin kesin olarak belirlenmesi aşamasında büyük bir zorluk teşkil eder.


Log Kayıtlarının Kritik Rolü (Trafik Bilgisi)


Log kayıtları, elektronik cihazlar üzerinde yapılan işlemlerin ve eylemlerin insan müdahalesi olmadan sistem tarafından kaydedilen objektif izleridir. 5651 Sayılı Kanun'un 2/j. maddesinde "trafik bilgisi" olarak tanımlanan bu kayıtlar, taraflara ilişkin IP adresi, port bilgisi, hizmetin başlama ve bitiş zamanı, yararlanılan hizmetin türü ve aktarılan veri miktarını içerir.


Dijital şiddet faillerinin kesin tespiti için gerekli olan teknik ispat zincirini oluşturan bu log kayıtlarının kalitesi, ceza soruşturmalarının başarısı için kritiktir. Özellikle Genel IP adreslerinin NAT (Ağ Adresi Çevirisi) yöntemiyle birden fazla cihaza atanabilmesi durumunda, sadece IP adresi ile kesin fail tespiti imkânsız hale gelir. Bu noktada, 5651 SK uyarınca tutulması gereken Port bilgisinin log kayıtlarında yer alması, IP adresinin zayıflığını giderecek ve failin kesin olarak belirlenmesi için hayati öneme sahip tek teknik ispat verisini sunacaktır. Platformların 5651 SK'ya uygun log tutma yükümlülüğü, dolaylı olarak kamu gücünün TCK suçlarını soruşturma yeteneğini belirler.


Bilişim Suçlarında Dijital Delillerin İspat Değeri (Yargıtay Standartları)

Delil Türü

Delil Niteliği

Hukuki Güvenilirlik Seviyesi

Hükme Esas Alma Şartı

IP Adresi / Bağlantı Bilgisi

Belirti Delili

Düşük (Tek başına yetersiz)

İkrar veya başkaca destekleyici deliller gereklidir.

Ekran Görüntüsü / Yazıcı Çıktısı

Belirti Delili

Düşük - Orta (Manipülasyona açık)

Yetkili birimlerce görüldü tutanağı tutulması ve bilirkişi incelemesi ile desteklenmesi.

Log Kayıtları (Trafik Bilgisi)

Objektif Belirti Delili (5651 SK)

Orta - Yüksek (Sistem tarafından kaydedilir)

Suçun unsurlarını doğrudan ispat etmez, ancak bağlantı tespiti için zorunludur (Port bilgisi dahil).

HTS Baz Sinyal Bilgileri

Belirti Delili

Orta

Basit şüphe için yeterli olabilir; kuvvetli şüphe için somut destekleyici delil gerekir.


İletişimin Tespiti (HTS)


HTS (Arama Trafiği Geçmişi), içeriği öğrenilemeyen, sadece kimin kiminle, nerede, ne zaman ve ne kadar süre görüştüğüne dair arşiv bilgisi içerir. HTS baz sinyal bilgileri, bir soruşturmada basit şüphe için yeterli bulunabilir, ancak şüphenin mahkûmiyete yetecek seviyeye ulaşması için sanığın savunmasını çürüten veya sanık aleyhine somut deliller ile desteklenen olgulara ve tespitlere ihtiyaç duyulmaktadır.


CMK m.135'e göre, iletişimin tespiti sadece şüpheli veya sanığa ait iletişimin tespiti için mümkündür. Ancak Yargıtay içtihatları, müşteki-mağdurun iletişiminin tespiti işleminin CMK 135 kapsamında değil, Cumhuriyet Savcısının genel soruşturma ve delil toplama yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir.


6.3. Ekran Görüntülerinin ve Çıktıların Güvenilirliği


Dijital şiddet mağdurlarının ilk başvuru anında sundukları ekran görüntüleri ve yazıcı çıktıları, bilişim suçları davasında önemli birer delil başlangıcıdır. Ancak bu çıktılara ihtiyatla yaklaşmak gerekmektedir. Bunun nedeni, dijital çıktının kolaylıkla manipülasyona açık olması, tahrifat yapılabilmesi veya çıktının alındığı hesabın sahte olma ya da başkası tarafından ele geçirilme ihtimalinin bulunmasıdır.


Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından, ekran görüntülerinin hukuki delil niteliği kazanabilmesi için zorunlu prosedürler şunlardır:


  1. Görüldü Tutanakları: Kolluk birimleri ve adli mercilerce, suç teşkil eden mesaj dökümlerinin çıktılarının dosyaya eklenmeden önce, görüntünün fiziken gerçekte var olduğuna dair görüldüsünün yapılarak tutanak tutulması gerekmektedir. Uygulamada bu tutanakların eksikliği, delilin sağlamlığını ve güvenirliğini açıkça zedelemektedir.


  2. Bilirkişi İncelemesi: Ekran görüntüsü yazıcı çıktılarının sahihliğinin tespiti teknik olarak mümkün olmadığından, bilirkişi incelemesi için orijinal görüntünün siber ortamdaki versiyonunun (üst veri/metadata içeren) bilirkişiye tevdi edilmesi gereklidir. Sanığın bilgisayar ve eklentilerine el konulup bilişim uzmanından rapor alınması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından kritik bir prosedürdür.


BÖLÜM VII: SONUÇ VE STRATEJİK ÖNERİLER



7.1. Stratejik Hukuk Eğilimleri Özeti


Dijital platformlarda hukuki sorumluluk ve yaptırımlar, bireysel suç kastı, platformun idari uyumu ve ispat hukuku olmak üzere üç ana eksende yoğunlaşmaktadır. Aşağıdaki tablo, belirlenen temel eğilimleri özetlemektedir:


Dijital Ortamda İşlenen Temel TCK Suçları ve Cezai Yaptırımları

Suç Tipi

TCK Maddesi

Temel Fiil

Ceza Sınırı (Temel Hal)

Şikayete Tabi mi?

Hakaret

125

Onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici somut isnat veya sövme.

3 ay - 2 yıl hapis veya Adli Para Cezası

Nitelikli haller hariç şikayete tabidir.

Tehdit

106/1

Hayat, vücut veya cinsel dokunulmazlığa yönelik saldırı bahsi.

6 ay - 2 yıl hapis

Hayat ve cinsel dokunulmazlığa tehdit şikayete tabi değildir.

Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Yayma

136

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya yayma.

2 yıl - 4 yıl hapis

Şikayete tabi değildir.

Nefret ve Ayrımcılık

122

Irk, din, cinsiyet vb. nedenlerle ayrımcı sözler veya ekonomik zarar.

1 yıl - 3 yıl hapis

Şikayete tabidir.


7.2. Stratejik Hukuki Çıkarımlar ve Öneriler


Yapılan analiz, dijital platformlardaki hukuki risklerin yönetiminde izlenmesi gereken stratejik adımları ortaya koymaktadır:


1. Platformlar İçin Hukuki Risk Yönetimi (KVKK ve 5651 SK Uyum Stratejisi)


  • Veri Güvenliği ve Bildirimde Çifte Yükümlülük: Platformlar, veri güvenliği (Şifreleme, Ağ Güvenliği) ve olay yönetiminde sıfır tolerans benimsemelidir. KVKK, veri ihlalinin kendisi kadar, ihlali Kuruma zamanında bildirmemeyi de ayrı bir idari para cezası sebebi olarak görmekte ve bu durum, idari tedbirlerin (Risk Analizi, Olay Müdahale Prosedürleri) kritik önemini vurgulamaktadır.


  • Granüler Rıza Mekanizmaları: Kullanıcı arayüzlerinde (UI), kişisel veri işleme faaliyetleri için toplu ve tek bir "açık rıza" seçeneği sunmak, özgür irade şartını ihlal ettiğinden, rıza pop-up'larının parçalı (granüler) hale getirilmesi ve belirli bir konuya ilişkin olma şartının karşılanması zorunludur.


  • Hızlandırılmış İçerik Kaldırma Mekanizması: 5651 SK uyarınca hukuka aykırılığı mahkeme kararı ile tespit edilen içeriğin 24 saat içinde kaldırılması yükümlülüğü, platformların, hukuki nitelemeyi hızlandıracak ve profesyonel hukuk desteğiyle çalışan içerik denetim birimleri kurmasını zorunlu kılmaktadır. Kaldırmama veya haksız kaldırma riskini dengelemek, en büyük hukuki zorluktur.


2. Bireysel Suç Takibi ve İspat Stratejisi


  • IP'nin Zayıflığının Telafisi: IP adresinin tek başına mahkûmiyete yetmemesi göz önüne alındığında, ceza soruşturmalarının başarısı için log kayıtlarının (özellikle IP adresiyle birlikte Port bilgisini içeren trafik bilgisinin) eksiksiz ve objektif olarak korunması hayati derecede önemlidir.


  • Ekran Görüntüsü Delilinin Kuvvetlendirilmesi: Dijital şiddet mağdurları ve vekilleri, adli sürecin başında, suç teşkil eden ekran görüntülerinin kolluk veya adli mercilerce fiziken görülerek tutanak altına alınmasını (görüldü tutanağı) sağlamalıdır. Bu prosedür, delilin tahrifat riskini en aza indirir ve bilirkişi incelemesi için güvenilir bir zemin hazırlar.


  • Niyetin İspatına Odaklanma: Özellikle TCK 217/A (Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Yayma) suçunda, sadece maddi fiilin (yanlış bilgi yayma) değil, failin özel saikinin (endişe, korku veya panik yaratma niyeti) ispatı esastır. Sanığın eylemlerinin (düzeltme, kaldırma, özür dileme) özel saiki çürüttüğü yönündeki Yargıtay kararı, hukuki müdahale stratejisinde kastın derinlemesine analiz edilmesini zorunlu kılar.


7.3. Hukuki Destek ve Stratejik Konumlandırma


Dijital şiddet ve bilişim suçları davaları, TCK, KVKK ve 5651 SK gibi çok sayıda mevzuatın teknik ispat sorunlarıyla birleştiği karmaşık süreçlerdir. Bu süreçlerde delil toplama, koruma ve hukuki niteleme konularında uzmanlık hayati önem taşır.


Bu nedenle, hak ihlaline uğrayan bireylerin hukuki süreçlerini yönetirken, dijital delil hukuku alanında uzman bir Ankara Avukat ile çalışması, özellikle Yenimahalle Avukat olarak yerel adli bilişim pratiklerine ve hızlı müdahale stratejilerine hakim olunması, soruşturmanın başarısı ve hak kayıplarının önlenmesi açısından en kritik adımı teşkil etmektedir.


Yasal Uyarı: Bu web sitesinde yer alan bilgiler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Bu sitedeki bilgilerin kullanımı, hiçbir şekilde avukat-müvekkil ilişkisi oluşturmaz. İçerikte yer alan bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, özel hukuki durumunuzla ilgili olarak mutlaka bu alanda çalışan bir avukata danışmanız tavsiye edilir.

Yorumlar


bottom of page