top of page

TCK Madde 80 Kapsamında İnsan Ticareti Suçu: Unsurlar, Uluslararası Hukuk, Güncel Yargıtay Kararları ve İçtima Meseleleri

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Mete ŞAHİN
    Av. Mete ŞAHİN
  • 15 Kas
  • 10 dakikada okunur
TCK Madde 80 Kapsamında İnsan Ticareti Suçu: Unsurlar, Uluslararası Hukuk, Güncel Yargıtay Kararları ve İçtima Meseleleri

BÖLÜM I: GİRİŞ VE SUÇUN HUKUKİ DAYANAKLARI


1.1. Uluslararası Mevzuat Işığında İnsan Ticareti Kavramı


İnsan ticareti suçu, uluslararası alanda insan onuruna, temel insan haklarına ve birey hürriyetine yönelik en ciddi tehditlerden biri olarak kabul görmektedir. Bu suç, küresel organize suç ağlarının önemli bir parçası olup, bireyin metalaştırılması sonucunu doğurmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 80. maddesinde yer alan bu düzenleme, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerinin doğrudan bir sonucudur.


Bu suçun hukuki dayanağı, öncelikle "Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"ne ek olarak kabul edilen ve özellikle kadın ve çocuk ticaretini önlemeyi, baskı altına almayı ve cezalandırmayı amaçlayan Palermo Protokolü'dür. Protokol, insan ticareti tanımını bir eylem, bir araç ve bir amaç olmak üzere üç temel unsur üzerinden kurar. Türk mevzuatındaki düzenleme de bu uluslararası çerçeveye uygun olarak yapılandırılmıştır.


TCK Madde 80 ile korunan temel hukuki değer, sadece bireyin hürriyeti ve vücut bütünlüğü değil, aynı zamanda bireyin en temel hakkı olan insan onurudur. Korunan menfaatin doğrudan kişiye ait olması, bu suçun niteliği gereği devlete karşı işlenen (örneğin göçmen kaçakçılığında olduğu gibi) suçlardan ayrılmasını sağlar.


Doktrinde yapılan analizler, insan ticareti eylemlerinin uluslararası hukuk gelişimine paralel olarak sürekli bir yasaklama ile karşılandığını göstermektedir. Bu durum, söz konusu eylemlerin temel insan onuruna aykırı, mutlak surette hukuka aykırı fiiller olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu hukuki kabul, mağdurun iradesiyle ilgili en önemli sonucu doğurur: Rızanın hukuken geçersiz (mutlak surette hükümsüz) kabul edilmesi. Zira uluslararası alanda dahi temel insan hakları ihlali olarak görülen bir fiil karşısında, yerel mevzuatın bireyin bu haktan feragat beyanını (rızasını) kabul etmesi, hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacaktır. TCK 80’in yapısı, yasağın temel insan onuruna aykırı sömürüye karşı bir koruma duvarı ördüğünü ve bu sömürüyü mutlak bir kötülük olarak nitelendirdiğini kanıtlamaktadır.


1.2. Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 80'in Düzenleme Amacı ve Kapsamı


TCK Madde 80, insan ticareti suçunu karmaşık bir eylem silsilesi olarak tanımlar. Maddenin yapısı itibarıyla suç, iki temel aşamadan oluşur: Mağdur üzerindeki kontrolün sağlanması ve bu kontrolün belirli sömürü amaçları için kullanılması. Suçun temel hali için yasa koyucu, 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörmüştür. Bu yüksek ceza alt ve üst sınırı, suçun ağırlığını ve toplumdaki ciddiyetini açıkça ortaya koymaktadır. Suçun üst sınırının 10 yıldan fazla olması nedeniyle, yargılama görevi kanunen Ağır Ceza Mahkemeleri'ne verilmiştir.


BÖLÜM II: İNSAN TİCARETİ SUÇUNUN MADDİ VE MANEVİ UNSURLARI



2.1. Maddi Unsurlar


İnsan ticareti suçu, araç fiiller (kontrolün sağlanması) ile amaç fiillerin (sömürünün gerçekleştirilmesi) birleşimiyle oluşur. TCK 80’in birinci fıkrasında, her iki fiil grubunun ve seçimlik hareketlerin tamamı tanımlanmıştır.


2.1.1. Araç Fiiller (Kontrolün Sağlanması Yöntemleri)


Araç fiiller, suçun başlangıcını teşkil eden ve mağdurun iradesini sakatlamaya yönelik kullanılan zorlayıcı veya hileli yöntemlerdir. Bu yöntemler kanunda sınırlı sayıda olmamakla birlikte, tipik olanları sayılmıştır. Bunlar; tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, mağduru kandırmak, kişiler üzerindeki denetim olanaklarından yararlanmak ve mağdurun çaresizliğinden yararlanmaktır.


Bu araç fiiller, mağdurun iradesini kırmak ve görünüşte rızasını elde etmek için kullanılır. Çocuk ticareti hariç olmak üzere, TCK 80’in oluşması için bu araç fiillerin mutlaka amaç fiillerle birlikte gerçekleşmesi gerekir. Yargıtay uygulamaları, özellikle ‘kandırmak’ eyleminin, diğer araç eylemler gibi, tek başına insan ticareti suçunun oluşumu için aranan seçimlik hareketlerden biri olduğunu kabul etmiştir.


2.1.2. Seçimlik Hareketler (Mağdur Üzerindeki Kontrolün İcrası)


Araç fiillerle mağdur üzerinde kontrol sağlandıktan sonra, failin amaç fiilleri gerçekleştirmek üzere, TCK 80/1’de sayılan seçimlik hareketlerden birini gerçekleştirmesi gerekir. Bunlar: ülkeye sokulması, ülke dışına çıkarılması, tedarik edilmesi, kaçırılması, bir yerden başka bir yere götürülmesi, sevk edilmesi veya barındırılmasıdır. Bu hareketlerden herhangi birinin gerçekleşmesi, suçun tamamlanması için yeterlidir.


Özellikle seçimlik hareketlerden biri olan "barındırma" eyleminin hukuki tahlili derin bir inceleme gerektirir. Eğer mağdur halihazırda sömürülüyor ve amaç fiili devam ediyorsa, failin mağdura sığınak veya konaklama sağlaması, mevcut kontrolü ve sömürüyü sürdürme amaçlıysa, bu eylem suçun sürekli işlenmesine yönelik bir araç fiil haline gelebilir. İnsan ticareti, karmaşık ve çok aşamalı bir suç olduğundan, barındırma sadece bir yerde tutmak anlamına gelmez; aynı zamanda mağdur üzerindeki denetim olanaklarından yararlanma yoluyla sömürüyü devam ettirmenin aracıdır. Bu, hukuki süreçte sadece başlangıçtaki kaçırma veya tedarik eylemlerine değil, sömürü döngüsü içindeki tüm eylemlere odaklanmanın önemini ortaya koymaktadır.


2.1.3. Amaç Fiiller (Sömürünün Gerçekleştirilmesi)


Amaç fiiller, suçun nihai hedefini oluşturur. Failin özel kastının yöneldiği bu amaçlar şunlardır: mağduru zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak, esarete tâbi kılmak, vücut organlarının verilmesini sağlamak, yasa dışı evlatlık edinme veya çocuk işçiliği. Bu amaçlar kanunda sınırlı olarak sayılmıştır (numerus clausus).


2.2. Manevi Unsur: Özel Kastın Varlığı


İnsan ticareti suçu, ceza hukukunda özel kastla işlenebilen suçlardandır. Bu, failin genel suç işleme kastının ötesinde, mağduru mutlaka kanunda sayılan amaç fiillerden birine (fuhuş, zorla çalıştırma, organ temini vb.) tabi kılmak özel amacını taşıması gerektiği anlamına gelir.


Suçun tamamlanması, araç fiillerin (kaçırma, tedarik) özel amaç kastıyla yapılmasıyla gerçekleşir. Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, amaç fiilin (örneğin zorla çalıştırmanın) gerçekleşip gerçekleşmemesinin, TCK 80’in oluşumu için şart olmamasıdır. Failin kastının varlığı ve araç fiillerin gerçekleştirilmesi suçun tamamlanması için yeterlidir. Ancak amaç fiil gerçekleşirse, bu durum diğer suçlarla içtima (suçların birleşmesi) açısından kritik rol oynar.


2.3. Hukuka Aykırılık Unsuru ve Mağdurun Rızasının Geçersizliği (TCK 80/2)


İnsan ticareti suçunda hukuka aykırılık unsurunun temel özelliği, mağdurun rızasının mutlak surette geçersiz kabul edilmesidir. TCK Madde 80/2, birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızasının geçersiz olduğunu açıkça hükme bağlamaktadır. Mağdurun rızası cebir, tehdit, hile veya güçsüzlükten yararlanma sonucu elde edilmişse, bu rıza hukuken hükümsüzdür.


Bu mutlak geçersizlik, suçun koruduğu hukuki menfaatin (insan onuru) bireyin feragat edemeyeceği temel haklardan biri olmasından kaynaklanır. Örneğin, fuhuş yaptırmak için bir kişinin tedarik edilmesi fiilinde, mağdurun fuhuş yapmaya rıza göstermesi dahi bu eylemi hukuka uygun hale getirmez. Kişinin cinsel özgürlüğünden tamamen vazgeçmesi veya bu hakkın hukuka aykırı olacak şekilde kullanılması hukuken mümkün değildir.


Ayrıca, ceza hukukunda suçun icra hareketleri bittikten sonra mağdurun faile verdiği onayın (icazet olarak adlandırılır) hukuki bir değeri yoktur. İcazet durumunda, hukuka aykırı olan fiil, hukuka uygun hale gelmez. TCK 80 zaten baskı altında verilmiş rızayı geçersiz saydığı için, mağdurun sömürü sonrası baskı altında kalmaya veya faile bağımlı olmaya devam etmesi nedeniyle vereceği sonradan onay beyanının hukuki süreçte hiçbir hafifletici veya hukuka uygunluk sağlayan etkisi olmayacaktır. Bu durum, mağdurların suç işlendikten sonra dahi failin etkisi altında kalabilme riski nedeniyle, soruşturma makamlarının kanıt toplaması ve savunma stratejileri açısından hayati öneme sahiptir.


BÖLÜM III: SUÇUN ÖZEL HÜKÜMLERİ VE NİTELİKLİ HALLER


3.1. On Sekiz Yaşını Doldurmamış Mağdurlar (Çocuk Ticareti) ve Rızanın Mutlak Geçersizliği (TCK 80/3)


Kanun koyucu, 18 yaşını doldurmamış kişilere karşı işlenen insan ticareti suçuna (Çocuk Ticareti) ayrı bir önem atfetmiştir. TCK Madde 80’in üçüncü fıkrası, bu hususu özel bir hükümle düzenleyerek cezai müeyyideye bağlamıştır.


Bu fıkra uyarınca, çocuk mağdurlar söz konusu olduğunda, suçun oluşması için araç fiillerden (tehdit, cebir, baskı, kandırma) hiçbirine başvurulmuş olması şartı aranmaz. Kanun, 18 yaş altındaki kişilerin birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hallerinde dahi faile ceza verilmesini emreder. Çocukların rızası, mağduriyetin hassasiyeti ve çocukların irade beyanlarının hukuki sınırlılıkları nedeniyle hiçbir şekilde dikkate alınmaz ve mutlak surette geçersiz kabul edilir.


Bu mutlak sorumluluk hali, çocuk ticareti davalarında faillerin tipik savunma argümanı olan "rızaya dayanma" veya "cebir/şiddet kullanılmadığı" iddialarını tamamen hükümsüz kılmaktadır. Yetişkin mağdurlarda savcılık, araç fiillerin ispatı ile yükümlü iken, çocuk mağdurlarda sadece amaç fiil kastı ve seçimlik hareketlerden (tedarik, barındırma, sevk) birinin ispatı yeterli hale gelmektedir. Bu durum, yasa koyucunun çocuk mağdurların korunmasına verdiği önemi ve uluslararası protokollere tam uyumu gösterir.


3.2. Cezayı Ağırlaştıran Nitelikli Haller


İnsan ticareti suçunun cezası, suçun işleniş biçimi, failin veya mağdurun niteliği göz önüne alınarak ağırlaştırılabilir. Bu nitelikli haller şunları kapsar:


  1. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi.

  2. Failin, mağdura bakmakla yükümlü kişi konumunda bulunması veya güven ilişkisini kötüye kullanması.

  3. Suçun örgütlü şekilde gerçekleştirilmesi.

  4. Suçun işlenişinde cebir, tehdit veya hile kullanılması.


Bu nitelikli hallerin varlığı, temel cezanın alt ve üst sınırlarının yükseltilmesini gerektirir ve faile daha ağır bir ceza uygulanmasına yol açar.


3.3. Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri


5237 sayılı TCK’nın 80. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, insan ticareti suçunun işlenmesi durumunda, tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunması mümkündür. Bu hüküm, organize suçlarla mücadelede tüzel kişiliğin araç olarak kullanılmasının önüne geçmeyi amaçlamaktadır.


BÖLÜM IV: İLGİLİ SUÇLARLA AYRIM VE İÇTİMA MESELELERİ


4.1. İnsan Ticareti Suçu İle Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Ayrımı (TCK 80 vs. TCK 79)


TCK'da art arda düzenlenen bu iki suç (TCK 79 Göçmen Kaçakçılığı, TCK 80 İnsan Ticareti), uygulamada sıklıkla karıştırılmakla birlikte, hukuki yapıları ve korudukları hukuki menfaatler açısından tamamen farklıdırlar.

Bu iki suç arasındaki en kritik ayrım mağdurun rıza unsurudur.


  • Göçmen Kaçakçılığı (TCK 79): Bu suçta, yabancı uyruklu kişi veya Türk vatandaşı, yasa dışı yollarla ülkeye girme, ülkede kalma veya ülkeden çıkma konusunda kendi rızası ile kaçakçıya maddi menfaat karşılığında ücret öder. Burada korunan temel değer, devletin sınır düzeni ve egemenlik haklarıdır; dolayısıyla bu, devlete karşı işlenmiş bir suçtur.


  • İnsan Ticareti (TCK 80): Bu suçta, kişinin ya rızası yoktur ya da iradesi (tehdit, baskı, aldatma, çaresizlikten yararlanma gibi araç fiillerle) sakatlanmak suretiyle elde edilmiş, hukuken geçersiz bir rıza söz konusudur. Korunan değer kişinin onuru, hürriyeti ve bireysel haklarıdır; bu, doğrudan kişiye karşı işlenmiş bir suçtur.


Ayrıca, göçmen kaçakçılığı için sınıraşan nitelik zorunlu bir unsur iken, insan ticareti suçu ülkenin sınırları içinde de (bir yerden bir yere sevk etme veya barındırma şeklinde) işlenebilir.


İnsan Ticareti Suçu ile Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Karşılaştırılması

Ayırım Noktası

İnsan Ticareti Suçu (TCK Madde 80)

Göçmen Kaçakçılığı Suçu (TCK Madde 79)

Rıza Unsuru

Rıza yoktur veya irade sakatlanmıştır (hukuken geçersizdir).

Mağdurun kaçakçılığa kendi rızası vardır.

Korunan Hukuki Değer

Bireysel hak ve özgürlükler, insan onuru.

Devletin egemenlik hakları ve sınır düzeni.

Sınıraşan Nitelik

Şart değildir.

Zaruri bir unsurdur.


4.2. İnsan Ticareti Suçu İle Fuhuş Suçunun İlişkisi (TCK 80 vs. TCK 227)


İnsan ticareti suçunun en yaygın amaç fiillerinden biri, mağdura fuhuş yaptırmaktır. Bu durumda, faillerin TCK 80 ile birlikte TCK 227'de düzenlenen fuhuş suçundan da sorumlu olup olmayacağı sorunu, Ceza Genel Kurulu (CGK) kararlarıyla kesinlik kazanmıştır.


Yargıtay Ceza Genel Kurulu (CGK), insan ticareti suçu ile fuhuş suçunun unsurları ve yapıları bakımından birbirinden ayrı suçlar olduğunu ve birbirlerine dönüşmelerinin söz konusu olmadığını defaatle vurgulamıştır.


Hukuki Sonuç: Gerçek İçtima: Yargıtay doktrinine göre, her iki suçun birlikte işlenmesi hâlinde faile ayrı ayrı ceza verilecektir (Gerçek İçtima kuralı). Bu, tek bir eylemle birden çok hukuki yararın ihlal edildiği Fikri İçtima hükümlerinin uygulanmadığı anlamına gelir. CGK, TCK 80'in iradeyi sakatlayarak kontrol sağlama aşamasıyla tamamlandığını, fuhuş suçunun ise cinsel sömürüyü sağlama eylemi olduğunu vurgular.


Bu yaklaşım, hukuki açıdan büyük bir ağırlık taşır. CGK, faile sadece en ağır suçtan ceza verilmesi yerine, hem mağdurun hürriyetini ihlalden (TCK 80) hem de cinsel sömürüden (TCK 227) sorumlu tutulmasını sağlayarak caydırıcılığı artırmayı amaçlamıştır. Yargıtay, suçun sadece amacına (fuhuş) değil, bu amaca ulaşmak için kullanılan yasa dışı ve zorlayıcı sürece (TCK 80) de odaklanılmasını istemektedir.


4.3. Diğer Olası Suçlarla İlişki (Diğer İçtima Meseleleri)


Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu: Fail, insan ticareti suçunu işlerken mağduru bir yerden bir yere sevk etmek veya barındırmak için kısa süreliğine hürriyetinden yoksun bırakabilir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma fiili, insan ticareti suçunun unsuru olarak kullanılmışsa (yani suçun icrai hareketlerini tamamlamak için zorunlu ise), faile ayrıca bu suçtan ceza verilemez. Ancak hürriyetten yoksun bırakma eylemi, TCK 80’in unsurlarını aşacak nitelikte, bağımsız ve uzun süreli ise, Gerçek İçtima kuralı gündeme gelebilir.


BÖLÜM V: YARGILAMA USULÜ VE GÜNCEL YARGITAY KARARLARI ANALİZİ



5.1. Soruşturma ve Kovuşturma Usulü


İnsan ticareti suçu, kamuyu ilgilendiren ve insan onurunu ihlal eden mutlak nitelikli bir suçtur. Bu nedenle soruşturma ve kovuşturma usulü özel hükümlere tabidir:


  1. Şikâyet: Suç, şikâyete tabi değildir. Cumhuriyet Savcılığı tarafından re’sen (kendiliğinden) soruşturulur.


  2. Görevli Mahkeme: Cezanın üst sınırının 10 yılı aşması (8 yıldan 12 yıla kadar hapis) nedeniyle yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemeleri'ne aittir.


  3. Yetkili Mahkeme: Yetkili mahkeme kural olarak suçun işlendiği yer mahkemesidir (CMK m.12/1). Ancak suç, tedarik, sevk, barındırma gibi seçimlik hareketlerle birden çok yerde işlenebildiği için, bu durum yetki meselesini karmaşık hale getirebilir. Özellikle Ankara Ağır Ceza Mahkemeleri bu tür organize suçlara sıklıkla bakmaktadır.


  4. Yargı Önlemleri: Suçun ağırlığı ve katalog suçlardan olması nedeniyle, soruşturma aşamasında tutuklama ve adli kontrol kararı verilmesi mümkündür.


  5. Uzlaşma ve Etkin Pişmanlık: İnsan ticareti suçu, uzlaşma kurumuna tabi değildir. Ancak şartları varsa Etkin Pişmanlık hükümleri (TCK m. 168) uygulanabilir ve faile ceza indirimi (TCK m. 62) sağlanabilir.


  6. Zamanaşımı: Olağan dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.


  7. Diğer Sonuçlar: Bu suç, memuriyete engel teşkil eden suçlardandır.

İnsan Ticareti Suçunda Yargılama Usulü Özeti

Özellik

Hukuki Durum (TCK Madde 80)

Suçun Cezası (Temel Hal)

8 yıldan 12 yıla kadar hapis

Görevli Mahkeme

Ağır Ceza Mahkemesi

Şikâyete Tabi Olma

Re'sen Soruşturulur (Şikâyete Tabi Değildir)

Uzlaşma Hükümlerinin Uygulanması

Uygulanamaz

Olağan Zamanaşımı Süresi

15 yıl

Tutuklama ve Adli Kontrol

Uygulanabilir

Etkin Pişmanlık

Şartları varsa uygulanabilir


5.2. Güncel Yargıtay Kararlarında Kritik Unsurlar ve İspat


Yargıtay Ceza Genel Kurulu (CGK) ve ilgili ceza daireleri, insan ticareti suçunun unsurlarının titizlikle incelenmesini gerektiren emsal kararlar vermiştir.


5.2.1. İspat Sorunu ve Hukuka Aykırı Deliller


Ceza yargılamasında hükme esas alınacak delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş olması esastır. Yargıtay, “yüklenen suçun, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delille ispat edilebileceği” düzenlemesine göre, hukuka aykırı elde edilmiş delillerin hükme esas alınamayacağını kabul etmektedir. Bu ilke, özellikle zorlama ve baskı ortamlarında elde edilen mağdur veya tanık beyanlarının geçerliliği açısından kritik öneme sahiptir.


5.2.2. Fuhuş ve İnsan Ticareti Arasında Gerçek İçtima


Yargıtay’ın en belirgin kararları (Örn: CGK 2021/417 E., 2022/618 K. ve Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/4650 K.), insan ticareti suçu ile fuhuş suçunun ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği yönündedir.


Bir olayda, sanığın kanıtlanan eylemlerinin TCK’nın 80/1. maddesinde belirtilen araç fiillerle (tehdit, barındırma, sevk etme) gerçekleşen insan ticareti ile TCK’nın 227/4 maddesinde düzenlenen fuhuş suçlarını oluşturduğu tespit edilmiş, bu durumda fuhuş suçu ile insan ticareti suçu arasında fikri içtima hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, faile her iki suçtan ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. Bu kararlar, soruşturma makamlarının TCK 80’deki araç fiilleri (kandırma, barındırma, sevk) bağımsız olarak ve saik ile bağlantılı olarak titizlikle kanıtlaması gerektiğini ortaya koyar.


5.3. Mağdurun Korunması ve İdari Süreçlerle Kesişim


İnsan ticareti suçunun soruşturulmasının ve kovuşturulmasının yanı sıra, mağdurların korunması ve statülerinin belirlenmesi de büyük önem taşımaktadır. Mağdurların korunma ve barındırılması gibi usul ve esasları düzenleyen İnsan Ticaretiyle Mücadele ve Mağdurların Korunması Hakkında Yönetmelik ile yabancı mağdurlara verilecek ikamet izni ve sınır dışı edilme hususlarını düzenleyen Uluslararası Koruma Kanunu (madde 48, 49, 55) bu noktada devreye girer.


Mağdurların korunması için acil yardım ve ihbar çağrıları için Yabancılar İletişim Merkezi (YİMER 157) gibi mekanizmalar bulunmaktadır. TCK 80 davalarının mağdurları genellikle yabancı uyruklu olduğu için, hukuki temsilin başarısı sadece ceza davasında adaleti sağlamakla kalmaz, aynı zamanda mağdurun Türkiye'deki yasal kalış hakkını ve güvenliğini de güvence altına almayı gerektirir. Bu durum, bu alanda hizmet veren Ankara Avukat ofislerinin ceza hukuku bilgisi yanında yabancılar hukuku ve idari koruma mekanizmaları konusunda da yetkin olmasını zorunlu kılmaktadır.


Sıkça Sorulan Sorular (SSS)


Soru

Yanıt

İnsan Ticareti Suçu Şikâyete Tabi midir?

Hayır, TCK 80 suçu şikâyete tabi değildir. Kamu adına Cumhuriyet Savcılığı tarafından re’sen (kendiliğinden) soruşturulur.

Mağdurun Rızası Varsa Suç Oluşur mu?

Mağdurun rızası tehdit, cebir, hile veya çaresizlikten yararlanma sonucu elde edilmişse hukuken geçerli değildir (TCK 80/2). On sekiz yaşından küçük çocuklarda ise rıza mutlak surette geçersizdir ve araç fiiller aranmaz.

İnsan Ticareti ile Fuhuş Suçları Arasındaki Fark Nedir?

Bu suçlar ayrı ayrı suçlardır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları uyarınca, faile Gerçek İçtima hükümleri uygulanarak her iki suçtan da ayrı ayrı ceza verilir.

TCK 80’de Görevli Mahkeme Hangisidir?

Cezanın üst sınırının yüksek olması nedeniyle yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemesi'ne aittir.

İnsan Ticareti Mağdurları Nasıl Korunur?

Mağdurlar, İnsan Ticaretiyle Mücadele Yönetmeliği ve Uluslararası Koruma Kanunu hükümleri çerçevesinde korunur. İhbar ve acil yardım çağrıları için Yabancılar İletişim Merkezi (YİMER 157) ile iletişime geçilebilir.


SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME


TCK Madde 80’de düzenlenen insan ticareti suçu, uluslararası hukukun temel insan hakları koruma prensiplerine paralel olarak şekillenmiş, karmaşık yapılı ve çok ağır yaptırımları olan bir katalog suçtur. Suçun iki aşamalı yapısı (araç fiiller ve amaç fiiller), özellikle fuhuş suçuyla olan ilişkisinde Gerçek İçtima kuralının uygulanması (Yargıtay CGK kararları), hukuki sürecin titizlikle yürütülmesini gerektirmektedir.


Mağdurun iradesinin (rızasının) hukuken geçersiz sayılması, kanun koyucunun insan onuruna verdiği mutlak değeri gösterir. Özellikle 18 yaş altındaki çocuklara karşı işlenmesinde araç fiil şartının aranmaması, hukuki korumanın en üst seviyede tutulduğunu ortaya koyar.


İnsan ticareti davalarında hukuki destek, yalnızca ceza yargılamasını değil, aynı zamanda mağdurların yabancılar ve idari koruma hukuku kapsamındaki haklarının gözetilmesini de içerir. Bu tür hassas ve organize suçlarla ilgili davalarda, usul hukuku kurallarının ve özellikle delillerin hukuka uygunluğunun denetlenmesi büyük önem taşımaktadır. Ankara ilinde yer alan ve yargı yetkisi Ağır Ceza Mahkemeleri'ne ait olan bu suç tiplerinde, uzman bir Ankara Avukat desteği almak, sürecin doğru yönetimi ve müvekkil haklarının tam olarak korunması açısından elzemdir.


Yasal Uyarı: Bu web sitesinde yer alan bilgiler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Bu sitedeki bilgilerin kullanımı, hiçbir şekilde avukat-müvekkil ilişkisi oluşturmaz. İçerikte yer alan bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, özel hukuki durumunuzla ilgili olarak mutlaka bu alanda çalışan bir avukata danışmanız tavsiye edilir.

Yorumlar


bottom of page