top of page

TCK Madde 4: "Kanunu Bilmemek Mazeret Sayılmaz" İlkesi ve "Hata" (TCK m. 30) ile İlişkisi

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Mete ŞAHİN
    Av. Mete ŞAHİN
  • 7 Kas
  • 8 dakikada okunur
TCK Madde 4 kanunun bağlayıcılığı ilkesini simgeleyen adalet çekici ve ceza kanunu kitabı.

Hukuk dünyasının en kadim ve en bilinen ilkelerinden biri, Latince ignorantia juris non excusat veya ignorantia legis neminem excusat olarak ifade edilen kuraldır: "Hukuku bilmemek mazeret sayılmaz." Bu evrensel ilke, modern Türk Ceza Hukuku'ndaki temel karşılığını 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 4. maddesinde bulur.


Avukat Mete ŞAHİN olarak, bu makalede, TCK Madde 4'ün ne anlama geldiğini, hukuk devleti açısından neden bu kadar kritik olduğunu ve bu katı kuralın modern ceza hukukundaki "hata" ve "kusur ilkesi" (özellikle TCK Madde 30) ile nasıl dengelendiğini, güncel doktrin ve Yargıtay kararları ışığında detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Amacımız, hukuki bir konuda kamuoyunu aydınlatmak ve en doğru bilgiyi sunmaktır.


TCK Madde 4 Nedir? Hukuk Devletinin Temel Taşı


TCK'nın "Kanunun bağlayıcılığı" başlıklı 4. maddesi şu şekildedir:

Madde 4- (1) Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.

(2) (Mülga : 29/6/2005 – 5377/1 md.)


Bu madde, ceza hukukunun "işletim sistemi" gibidir; arka planda sürekli çalışarak sistemin devamlılığını sağlar. Hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkelerinin doğal bir sonucu olan bu kural, kanunların Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği andan itibaren, hiçbir istisna olmaksızın (kişinin eğitim, sosyal, kültürel veya ekonomik durumuna bakılmaksızın) herkesi bağladığını ifade eder.


Eğer bu kural olmasaydı, herkes işlediği bir suçtan sonra "Ben bu yasağı bilmiyordum" diyerek sorumluluktan kurtulabilir ve bu durum ceza adalet sistemini işlemez hale getirirdi.


Ancak bu ilke, kamuoyunda sıkça yanlış anlaşıldığı gibi, vatandaşların tüm kanun maddelerini ezbere bilmesi gerektiği anlamına gelmez. Ceza hukukunun kişiden beklediği, kanun maddesinin numarası değil, eylemin haksızlık içeriğinin bilinmesidir. Kişinin, yaptığı eylemin "yanlış" veya "haksız" olduğunu bilmesi, yani temel bir toplumsal vicdana ve "haksızlık bilincine" sahip olması, yaptırım için yeterlidir.


Kanundaki Büyük Değişiklik: TCK m. 4(2)'nin Yürürlükten Kaldırılması ve TCK m. 30'un Doğuşu


TCK Madde 4'ün güncel metnine bakıldığında, 2. fıkranın "mülga" yani yürürlükten kaldırılmış olduğu görülür. Bu basit teknik değişiklik, aslında Türk ceza hukuku felsefesinde çok derin bir değişimin habercisidir.


1 Haziran 2005'te TCK yürürlüğe girdiğinde, 4. maddede "hata" hallerine ilişkin bir ikinci fıkra bulunuyordu. Ancak kanun koyucu, yürürlükten sadece 28 gün sonra, 29 Haziran 2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun ile TCK m. 4(2)'yi yürürlükten kaldırdı.


Kanun koyucu bu müdahaleyi yaparken, aynı 5377 sayılı Kanun ile TCK'nın "Hata" başlıklı 30. maddesine kritik bir dördüncü fıkra (TCK m. 30/4) ekledi. Bu adeta hukuki bir "transplantasyon" idi. "Hata" kurumu, TCK m. 4'ün katı "bağlayıcılık" ilkesi altından çıkarılıp, TCK m. 30'un "kusurluluk" ilkesi altına taşındı.


Değişikliğin Gerekçesi: Anayasal "Kusur İlkesi"


Bu değişikliğin gerekçesi, TCK m. 30'un madde gerekçesinde net bir şekilde açıklanmıştır. Kanunun ilk tasarı halinde, "kişinin bir fiilin hukuk düzenince yasaklandığına ilişkin kaçınılamayacak hatası" yeterince dikkate alınmamıştı. Bu durumun, "Anayasamızda güvence altına alınan kusur ilkesiyle açık biçimde çeliştiği" tespit edildi.


Modern ceza hukuku "kusursuz suç, kusursuz ceza olmaz" ilkesine dayanır. Bir kişiyi cezalandırabilmek için, o kişinin fiili işlerken kusurlu olması gerekir. Kişinin kusurlu sayılabilmesi için de "haksızlık bilincine" sahip olması, yani yaptığının yanlış olduğunu bilmesi şarttır.


Eğer bir kişi, elinde olmayan, kaçınılamayacak bir sebeple eyleminin haksızlık oluşturduğunu bilmiyorsa, bu kişiyi "kusurlu" saymak ve cezalandırmak Anayasa'ya aykırı olacaktı. İşte TCK m. 30/4, bu Anayasal zorunluluk nedeniyle kanuna eklenmiştir.


Doktrinde TCK m. 4 ve TCK m. 30/4 Tartışması: Kural mı, İstisna mı?


Bu yasal değişiklik, hukukçular arasında şu temel soruyu gündeme getirmiştir: Elimizde birbiriyle çelişir gibi görünen iki kural var:


  1. TCK m. 4(1): "Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz."

  2. TCK m. 30(4): "İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz."


Modern ceza hukuku doktrini (hukuk bilimi) bu çelişkiyi "kusur ilkesi" lehine çözmüştür. Artık TCK m. 4(1), ceza hukukunda mutlak bir kural değil, "kişinin, eyleminin haksız olduğunu bildiğine" dair yasal bir karine (varsayım) olarak kabul edilmektedir.


TCK m. 30/4 ise, "kusursuz ceza olmaz" ilkesinin kanundaki somut yansımasıdır ve TCK m. 4(1)'deki bu karinenin çürütülebildiği hukuki savunma mekanizmasıdır. Bazı akademik görüşlere göre TCK m. 30/4, daha yeni ve özel bir düzenleme olarak, TCK m. 4(1)'in eski, katı yorumunu zımnen (örtülü olarak) ilga etmiş ve hukuki durumu kusur ilkesine uygun hale getirmiştir.


Pratikte bu, TCK m. 4(1)'in vatandaşa "Kanunlara uymalısın," TCK m. 30/4'ün ise hâkime "Ancak failin kaçınılmaz bir hatası varsa kusurlu olmadığı için cezalandıramazsın" dediği anlamına gelir.


Hatada Altın Ayrım: Maddi Hata (TCK 30/1) ve Hukuki Hata (TCK 30/4)


"Bilmiyordum" savunması, ceza hukukunda iki farklı ve hayati öneme sahip anlama gelir. Bu ayrımı anlamak, TCK m. 4'ün istisnasını anlamak için zorunludur.


1. Suçun Maddi Unsurlarında Hata (TCK m. 30/1): "Fiil Hatası"


Bu hata türü, kişinin ne yaptığı konusunda yanılmasıdır. Kişi, eylemin dış dünyadaki unsurları hakkında yanlış bir algıya sahiptir.


TCK Gerekçesinden Örnekler:

  • Bir kişi, vestiyerden kendisininki zannederek başkasının paltosunu alırsa, "başkasının malını" aldığını bilmediği için hırsızlık kastı yoktur.

  • Bir avcı, gece karanlığında çalıların arkasındaki hareketi vahşi bir hayvan sanıp ateş ettiğinde, hareket eden cisim bir insan çıkar ve ölürse, "insana" ateş ettiğini bilmediği için kasten adam öldürme kastı yoktur.

Hukuki Sonuç: Bu tür esaslı bir hata, failin kastını ortadan kaldırır. Kişi kasten işlenen suçtan (hırsızlık, kasten öldürme) sorumlu tutulamaz. Ancak, eğer eylemin taksirli hali (dikkatsizlik ve özensizlik) kanunda suç olarak tanımlanmışsa ve failin taksiri varsa, taksirden sorumlu tutulabilir (Örn: Taksirle adam öldürme).


2. Haksızlık Yanılgısı (TCK m. 30/4): "Yasak Hatası / Hukuki Hata"


Bu hata türü, TCK m. 4'ün doğrudan istisnasıdır. Burada kişi ne yaptığını bilmektedir, ancak bu yaptığı eylemin "hukuken kabul görmez" veya "haksızlık" olduğunu bilmemektedir. Bu, bir algı değil, bir değerlendirme hatasıdır.

Örnekler:

  • Yabancı bir ülkede yasal olan bir eylemin (örn: belirli bir bitkiyi yetiştirme) Türkiye'de yasak olduğunu bilmemek.

  • Yetkili bir kamu makamından (örn: belediye imar müdürlüğü) aldığı yanlış resmi bilgiye güvenerek, aslında yasak olan bir inşaat faaliyetine başlamak.

  • Yürürlükten kalktığını sandığı bir yasa hükmüne güvenmek.

Hukuki Sonuç: Bu hata "kastı" etkilemez (kişi o bitkiyi bilerek ekmiştir). Ancak bu hata doğrudan kusurluluğu etkiler.

  • Eğer Hata Kaçınılmaz İse: Failin tüm dikkat ve özenine rağmen (araştırsa bile) bu yasağı bilmesi mümkün değil idiyse, fail kusursuz sayılır ve TCK m. 30/4 uyarınca cezalandırılmaz.

  • Eğer Hata Kaçınılabilir İse: Fail, biraz araştırsa veya bir uzmana danışsa gerçeği öğrenebilecek durumda idiyse, hata "kaçınılabilir" sayılır. Bu durumda fail cezalandırılır, ancak bu durum temel cezanın belirlenmesinde lehine dikkate alınır (cezada indirim yapılır).


Karşılaştırmalı Tablo: Fiil Hatası ve Yasak Hatası


Hukukçu olmayanlar için bu iki kritik hata türü arasındaki farkı netleştirmek hayati önem taşır:

Karşılaştırma Kriteri

Maddi Unsurlarda Hata (TCK m. 30/1)

Haksızlık Yanılgısı (Yasak Hatası) (TCK m. 30/4)

Failin Yanılgısı

"Ne yaptığı" konusunda (Dış dünya algısı)

"Yaptığının haksız/yasak olup olmadığı" konusunda (Değerlendirme)

Tipik Savunma

"Onu hayvan sanmıştım."

"Bunun yasak olduğunu bilmiyordum."

Etkilediği Unsur

Kastı (Intent)

Kusurluluğu (Culpability)

Sonuç (Hata Kaçınılmazsa)

Fiil kasten işlenmiş sayılmaz. Taksirli hali suçsa, taksirden ceza alır.

Fail cezalandırılmaz.

Sonuç (Hata Kaçınılabilirse)

Taksirli sorumluluk (eğer kanunda varsa).

Fail cezalandırılır, ancak cezasında indirim yapılır.

TCK m. 4 ile İlişkisi

TCK m. 4 ile doğrudan ilgili değildir.

TCK m. 4'ün ("Kanunu bilmemek...") doğrudan istisnasıdır.


"Kaçınılmaz Hata"nın Sınırları: Yargıtay Uygulaması


TCK m. 30/4'ün uygulanabilmesi için aranan anahtar kelime "kaçınılmazlık"tır. Bu standart son derece zorludur. Kanun gerekçesine göre mahkeme, hatanın kaçınılmaz olup olmadığını belirlerken failin "bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşullarını" dikkate almak zorundadır.


Örneğin, bir hukuk profesörünün "yasağı bilmiyordum" savunması ile ücra bir köyde yaşayan ve okuma-yazma bilmeyen bir vatandaşın aynı savunması, "kaçınılmazlık" açısından aynı standartta değerlendirilmeyecektir.


Ancak "bilmiyordum" savunması, teoride (doktrinde) ne kadar güçlü görünürse görünsün, pratikte (Yargıtay içtihatlarında) ispatı en zor savunmalardan biridir. Yargıtay, "hata" savunmasını son derece dar yorumlama eğilimindedir.


İçtihat İncelemesi 1: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, K. 2014/518


  • Olay: Sanık, 15 yaşını tamamlamamış (mağdure) ile cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından yargılanmaktadır.

  • Savunma: Sanık, TCK m. 30 kapsamında mağdurun yaşı konusunda (maddi hata) yanılgıya düştüğünü ileri sürmüştür.

  • YCGK'nin Değerlendirmesi: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bu savunmayı reddetti.

  • Gerekçe: Sanığın mağdure ile "bir yıldır duygusal arkadaşlık yapması" ve mağdurenin "lise öğrencisi" olduğunu bilmesi. Yargıtay'a göre bu koşullar altında sanığın, mağdurun 15 yaşından küçük olduğunu bilmemesi "hayatın olağan akışına uygun değildir". Ayrıca Yargıtay, sanığın kolluktaki ilk ifadesinde "yaşını büyük biliyordum" şeklinde bir savunma yapmamış olmasını da aleyhine değerlendirmiş ve mahkemenin bu durumu kendiliğinden araştırma zorunluluğu olmadığına hükmetmiştir.


İçtihat İncelemesi 2: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, K. 2014/95


  • Olay: Benzer bir cinsel istismar dosyası. Mağdurenin suç tarihinde 14 yaş 9 aylık olduğu tespit edilmiştir.

  • Savunma: Bu dosyada sanık, aşamalarda "suç tarihinde mağdurenin yaşının büyük olduğunu zannettiğini" açıkça savunmuştur. Dosya kapsamında sanık ve mağdurun nişanlı oldukları, sonrasında resmi nikahla evlenip çocuk sahibi oldukları da anlaşılmaktadır.

  • YCGK'nin Değerlendirmesi: Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin "hata araştırılsın" yönündeki bozma kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmiş ve YCGK, bu itirazı kabul ederek yerel mahkemenin mahkumiyet kararını onamıştır.

  • Gerekçe: YCGK, tüm bu sosyal gerçekliklere (nişanlanma, evlenme) rağmen TCK m. 30'un uygulanma şartlarının oluşmadığına karar vermiştir.


Bu kararlar, Yargıtay'ın özellikle cinsel istismar gibi toplumsal vicdanın hassas olduğu suçlarda "hata" savunmasına "hayatın olağan akışı" filtresiyle yaklaştığını ve "kaçınılmazlık" standardını ispatı neredeyse imkansız bir seviyeye yükselttiğini göstermektedir.


Sonuç ve Değerlendirme


TCK m. 4(1) "Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz" ilkesi, hukuk devletinin ve toplumsal düzenin korunması için vazgeçilmez bir kuraldır.


Ancak bu kural, "kusursuz ceza olmaz" şeklindeki Anayasal "kusur ilkesi" ile dengelenmek zorundadır. TCK m. 30/4 "Haksızlık Yanılgısı", bu dengeyi sağlayan modern hukuk normudur. Bu norm, faile "işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya" düşmesi halinde, kusurlu sayılmayacağı için bir kurtuluş yolu sunar.


Bununla birlikte, Yargıtay içtihatları, bu "kaçınılmazlık" durumunun ispatının son derece zorlu koşullara bağlandığını ve "bilmiyordum" savunmasının ceza yargılamasındaki en zayıf savunmalardan biri olmaya devam ettiğini net bir şekilde göstermektedir.


Ceza sorumluluğunun temeli olan "hata", "kast" ve "kusurluluk" gibi kavramlar, ceza hukukunun en teknik ve karmaşık alanlarını oluşturur. Bir eylemin haksızlık oluşturup oluşturmadığı veya bir yanılgının "kaçınılmaz" sayılıp sayılmayacağı, her somut olayın kendi dinamikleri içinde ve uzman bir hukuki bakış açısıyla değerlendirilmesini gerektirir. Bu tür durumlarda hak kaybı yaşamamak adına hukuki süreçlerin profesyonel bir destekle yürütülmesi önem arz etmektedir.


TCK Madde 4 ve Hata Konusunda Sıkça Sorulan Sorular (SSS)


Soru 1: TCK Madde 4 "Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz" tam olarak ne demektir?

Cevap: Bu kural, bir kişinin bir eylemi işledikten sonra "Bu eylemin ceza kanununda suç olarak tanımlandığını bilmiyordum" diyerek sorumluluktan kurtulamayacağı anlamına gelir. Devlet, kanunları usulüne uygun olarak (Resmi Gazete vb.) yayınladığında, tüm vatandaşların bu kanunları bildiğini varsayar ve buna göre hareket eder.


Soru 2: Fiilimin suç olduğunu gerçekten bilmiyorsam yine de ceza alır mıyım?

Cevap: Kural olarak evet, TCK m. 4/1 gereği ceza alırsınız. Ancak, bu fiilin "haksızlık oluşturduğu" konusunda (yani yanlış bir şey olduğu konusunda) kaçınılmaz (elinizde olmayan, tüm özeni gösterseniz de bilemeyeceğiniz) bir hataya (yanılgıya) düştüyseniz, TCK m. 30/4 uyarınca "cezalandırılmazsınız". Eğer hatanız kaçınılabilir (araştırsanız öğrenebilirdiniz) ise ceza alırsınız, ancak cezanızda indirim yapılabilir.


Soru 3: "Maddi Hata" (TCK 30/1) ile "Hukuki Hata" (TCK 30/4) arasındaki fark nedir?

Cevap: "Maddi hata", ne yaptığınızı sandığınızla ilgilidir (Örn: "Av hayvanı sanıp ateş ettim, meğer insanmış"). Bu hata kastı kaldırır. "Hukuki Hata" (Haksızlık Yanılgısı) ise, ne yaptığınızı bilmek ama yaptığınız şeyin haksız/yasak olduğunu bilmemekle ilgilidir (Örn: "Bu bitkiyi ekmenin yasak olduğunu bilmiyordum"). Bu hata, "kaçınılmaz" ise kusurluluğu kaldırır.


Soru 4: Bir hatanın "kaçınılmaz" olduğuna kim, nasıl karar verir?

Cevap: Buna yargılama sonunda mahkeme karar verir. Mahkeme, TCK m. 30'un gerekçesine uygun olarak, sizin "bilgi düzeyinizi, gördüğünüz eğitimi, içinde bulunduğunuz sosyal ve kültürel çevre koşullarını" dikkate alır. Herkesin hatası kendi kişisel durumuna (subjektif olarak) göre değerlendirilir.


Soru 5: Yargıtay, cinsel suçlarda "mağdurun yaşını bilmiyordum" savunmasını (hata) kabul ediyor mu?

Cevap: Yargıtay Ceza Genel Kurulu (YCGK) kararlarına (örn: K. 2014/518 ve K. 2014/95) göre, bu savunma genellikle kabul edilmemektedir. Yargıtay, sanığın mağdurla olan ilişkisinin (örn: 1 yıllık arkadaşlık) niteliğine bakarak, yaşı bilmemenin "hayatın olağan akışına aykırı" olduğuna ve TCK m. 30'un uygulanma şartlarının oluşmadığına karar vermektedir.


Soru 6: TCK 4(2) neden kaldırıldı (mülga edildi)?

Cevap: 29 Haziran 2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun ile kaldırıldı. Gerekçesi, "hata" konusunu TCK m. 4'ün katı lafzından çıkarıp, "kusur ilkesine" daha uygun bir yer olan TCK m. 30 ("Hata") başlığı altına taşımak (TCK 30/4'ü ekleyerek) ve konuyu daha modern bir hukuki anlayışla yeniden düzenlemektir.


Yasal Uyarı: Bu web sitesinde yer alan bilgiler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Bu sitedeki bilgilerin kullanımı, hiçbir şekilde avukat-müvekkil ilişkisi oluşturmaz. İçerikte yer alan bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, özel hukuki durumunuzla ilgili olarak mutlaka bu alanda çalışan bir avukata danışmanız tavsiye edilir.


Yorumlar


bottom of page