top of page

Ankara Ceza Avukatı Perspektifinden: Türk Ceza Kanunu Madde 8 – Suçun Yer Bakımından Uygulanması, Yaygınlık İlkesi ve Güncel Yargıtay İçtihatları

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Mete ŞAHİN
    Av. Mete ŞAHİN
  • 14 Kas
  • 9 dakikada okunur
Türk Ceza Kanunu Madde 8 Yer Bakımından Uygulama İlkesi ve Ankara Ceza Hukuku Uzmanlığı

I. Giriş: TCK Madde 8’in Hukuk Devleti Açısından Önemi ve Temel İlkesi


A. Ceza Hukukunda Yargı Yetkisinin Hukuki Temeli: Mülkilik (Ülkesellik) İlkesi


Bir devletin ceza kanunlarını uygulama yetkisi, o devletin egemenlik hakkının vazgeçilmez bir parçasıdır. Türk Ceza Kanunu (TCK), bu yetkinin sınırlarını çizerken temel olarak Ülkesellik İlkesi’ni (Mülkilik) benimsemiştir. Bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içinde işlenen her suça, failin veya mağdurun uyruğuna bakılmaksızın, Türk kanunlarının uygulanmasını öngören merkezi bir kuraldır.


Bu mutlak kural, bir devletin kendi toprakları üzerindeki kamu düzenini, güvenliğini ve hukuki barışını sağlama yükümlülüğünün doğal bir sonucudur. TCK'nın 8. maddesi ise, bu temel ilkenin kapsamını detaylandırarak, bir fiilin hukuken hangi koşullarda 'Türkiye’de işlenmiş' sayılacağını somut bir çerçeveye oturtur. Maddenin ilk fıkrası bu durumu açıkça ifade eder: "Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır".


B. 5237 Sayılı TCK Madde 8’in Genel Çerçevesi ve Hukuki Gerekçe


Türk Ceza Kanunu’nun 8. maddesi, sadece klasik coğrafi sınırları kapsamakla kalmaz, aynı zamanda suçun hareket ve netice unsurlarının farklı coğrafyalarda gerçekleştiği modern ve sınır ötesi suç tiplerine de uygulanabilmesi için gerekli genişletilmiş hukuki tanımı yapar.


TCK Madde 8, iki ana fıkra halinde düzenlenmiştir. Birinci fıkra, suçun gerçekleşme şekline göre yerin tayinini (Yaygınlık İlkesi) belirlerken, ikinci fıkra ise Türk ülkesinin coğrafi tanımını uluslararası hukuka uygun olarak genişletir.


Madde gerekçesi, TCK 8’in temel dayanağının millî egemenlik olduğunu ve bu doğrultuda, suçun Türkiye’de işlenmiş sayılacağı hallerde, sanığın ve mağdurun uyruğunun bir önemi olmadığını teyit etmektedir. Ayrıca gerekçe, Türk ülkesinin tanımının genişletildiğini ve özellikle deniz alanlarındaki uluslararası sözleşmelerden doğan yetki alanlarının da bu madde kapsamına dahil edildiğini belirtir.


Bu kapsamlı düzenleme, özellikle karmaşık yargı yetkisi sorunları içeren davalarla ilgilenen Ankara Ceza Avukatları ve Yenimahalle Avukatları için temel bir referans noktasıdır; zira yargılama sürecinin ilk adımı, Türk Mahkemelerinin yetkili olup olmadığının hukuki dayanağını bulmaktır.



II. TCK Madde 8/1: Yaygınlık/Karma İlke (Ubiquity Principle) ve Fiilin Türkiye'de İşlenmiş Sayılması



A. Kuralın Detaylı İncelenmesi: Fiilin Kısmen veya Tamamen Türkiye’de İşlenmesi


TCK Madde 8’in birinci fıkrası, ülkesellik ilkesini çağdaş suçluluk biçimlerine uyarlamak üzere Yaygınlık İlkesi’ni (veya Karma İlke) kabul etmiştir.


Bu ilkenin ilk ayağı, suçun icra hareketlerinin bir kısmının veya tamamının Türk topraklarında gerçekleşmesi durumudur. Suçun işlendiği yerin tayininde, suçun oluşması için gerekli olan her icra hareketi dikkate alınır. Failin fiziki olarak Türkiye’de bulunup bulunmaması zorunlu değildir. Örneğin, bir failin yurtdışından telefon veya internet aracılığıyla Türkiye’deki bir kişiye yönelik olarak suçu başlatması, icra hareketinin (iletişimin Türkiye’de alınmasıyla) kısmen Türkiye’de gerçekleştiği kabulünü doğurabilir.


Bu kural, zincirleme suçlar ve iştirak halinde işlenen suçlar açısından da önemlidir; zira faillerden birinin hareketinin veya suçun tamamlanmasına yönelik eylemlerin herhangi bir parçasının Türkiye’de gerçekleşmesi, Türk kanunlarının uygulanması için yeterli bir hukuki dayanak oluşturur.


B. Netice Prensibi: Neticenin Türkiye’de Gerçekleşmesi ve Uzak Suçlar


TCK 8/1 hükmünün, sınır ötesi suçlarla mücadeledeki etkinliğini sağlayan en hayati kısmı Netice Prensibi’dir: "neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır."


Bu kural, fiilin (hareketin) tamamen yurtdışında icra edildiği ancak suçun kanuni tanımında aranan zararın veya tehlikenin (neticenin) Türkiye’de meydana geldiği Uzak Suçlar (Distans Suçlar) için temel bir çözüm sunar.


Netice Tanımı ve Hukuki Kapsamı: Ceza hukukunda netice, suç tipinin dış dünyada meydana getirdiği, hareketten ayrılabilen etkidir (örneğin kasten yaralamada bedensel bütünlüğün bozulması, dolandırıcılıkta malvarlığında meydana gelen azalma).


Uygulamada, Netice Prensibi’nin en belirgin örnekleri bilişim ve ekonomik suçlardır. Failin yurt dışından gerçekleştirdiği siber saldırı, Türkiye’deki bir bankanın sistemine zarar verirse veya yurt dışından internet yoluyla Türkiye’deki bir kişiyi dolandırması durumunda, malvarlığı zararı Türkiye’deki mağdurun banka hesabında gerçekleştiği için, netice Türkiye’de gerçekleşmiş sayılır ve Türk kanunları uygulanır. Bu yorum, Ülkesellik İlkesi’nin modern çağa uyarlanmış, geniş bir yorumudur. Netice prensibi olmasaydı, failin fiziksel olarak bulunmadığı yurtdışındaki eylemlerin sonuçları Türkiye'de kalsa dahi, bu tür suçların yargılanması mümkün olmazdı.


C. Birinci Derece Vurgu: TCK 8'in Hiyerarşik Önemi


TCK 8, Ceza Hukuku’nun yer bakımından uygulama alanını belirleyen birincil hükümdür. Türk yargısının bir davada yetkili olup olmadığını belirleyen ilk ve en önemli kural TCK 8’dir. TCK 8 uyarınca bir suç Türkiye’de işlenmiş sayılırsa, yani Türk ülkesellik alanı içinde kabul edilirse, TCK’nın diğer yetki kurallarına (örneğin şahsilik ilkesini düzenleyen TCK 10-13) bakılmasına gerek kalmaz.


Bu, TCK 8’in diğer yetki kurallarının (şahsilik veya koruma ilkeleri) uygulama alanı bulacağı durumları, TCK 8’in yetkili olmadığı hallerle sınırladığı anlamına gelir. TCK 8, mutlak yetkiyi tesis ettiği için, özellikle uluslararası unsurları olan davalarda avukatların yetki itirazlarını bu maddeye dayandırmaları gerekmektedir.


III. TCK Madde 8/2: Türk Ülkesinin Genişletilmiş Tanımı ve Uluslararası Hukuk Bağlantısı


TCK Madde 8’in ikinci fıkrası, Türk ülkesinin coğrafi tanımını uluslararası hukuktan kaynaklanan yetkileri de içerecek şekilde genişletir. Bu hükümler, Türk devletinin deniz ve hava sahaları üzerindeki egemenliğini ve güvenliğini koruma amacını taşır.


A. Türk Yargı Yetkisinin Coğrafi Sınırları


TCK 8/2’ye göre, suçun Türkiye’de işlenmiş sayılacağı yerler şunlardır:

  1. Türk Kara ve Hava Sahaları ile Türk Karasuları (Bendi a): Bu bent, devletin temel egemenlik alanını ifade eder. Karasuları sınırları, ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat doğrultusunda belirlenmektedir.

  2. Bayrak İlkesi ve Hareketli Araçlar (Bendi b ve c): Bu bentler, uluslararası hukukta köklü bir geçmişe sahip olan Bayrak Devleti İlkesi'ni (Flag State Principle) hayata geçirir.

  3. Sivil Araçlar (b bendi): Açık denizde ve bu denizlerin üzerindeki hava sahasında bulunan Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla işlenen suçlar, Türk ülkesinde işlenmiş sayılır. Türk bayrağı taşıyan bu araçlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar (yabancı karasuları hariç), Türk egemenliğini temsil eder.

  4. Askeri Araçlar (c bendi): Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla işlenen suçlar da Türk ülkesinde işlenmiş sayılır. Savaş araçları, uluslararası hukukta tanınan dokunulmazlıkları gereği, yabancı karasularında veya hava sahalarında dahi mutlak yargı yetkisine tabidirler.


B. Deniz Yetki Alanlarında Genişletilmiş Yargı: Kıta Sahanlığı ve MEB (Bendi d)


En güncel ve stratejik öneme sahip alanlardan biri TCK 8/2’nin (d) bendinde yer alır: "Türkiye'nin kıt'a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı, işlendiğinde Türkiye'de işlenmiş sayılır."


Hukuki Dayanak ve Uluslararası Protokoller: Bu hüküm, Türkiye’nin deniz altındaki doğal kaynaklarının çıkarılması ve ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü kritik bölgelerdeki egemenlik haklarını korur. Madde gerekçesi, bu düzenlemenin, Türkiye'nin Deniz Seyrüsefer Güvenliğine Karşı İşlenen Yasa Dışı Eylemlerin Önlenmesi ve Kıta Sahanlığındaki Sabit Platformların Güvenliğine Karşı İşlenen Kanuna Aykırı Eylemlerin Önlenmesi protokollerini imzalaması sonucu ulusal hukuka yansıtıldığını açıkça ortaya koyar. Bu, platformlara karşı işlenen TCK Madde 223 kapsamındaki suçlar dahil olmak üzere, bu alanlardaki tüm suçların Türk yargısının yetki alanına girmesini sağlar. Türkiye, bu yetkileri uluslararası hukuk çerçevesinde kullanarak ulusal güvenliğini ve kamu düzenini korumaktadır.


TCK 8/2 Bendi

Tanımlanan Alan

Uygulanan Hukuki İlke

Önemi

(a)

Kara, Hava Sahaları ve Karasuları

Mutlak Ülkesellik

Temel devlet egemenliği alanları.

(b) ve (c)

Türk Deniz ve Hava Araçları

Bayrak Devleti İlkesi

Sınır ötesi seyrüseferde Türk egemenliğinin devamı.

(d)

Kıta Sahanlığı ve MEB Sabit Platformları

Sınırlandırılmış Egemenlik ve Koruma İlkesi

Deniz yetki alanlarındaki ekonomik ve stratejik tesisatın korunması.


C. TCK 8’in Ceza Muhakemesine Etkisi (CMK İlişkisi)


TCK 8, suçun yerinin maddi hukuk açısından belirlenmesi görevini üstlenirken, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ise yargılamanın hangi somut mahkemede (görevli yer mahkemesi) yapılacağını belirler.


Örneğin, TCK 8/2-b ve c bentleri uyarınca bir suçun Türk hava aracında işlenmiş sayılması durumunda, CMK Madde 15 devreye girer. CMK 15, bu araçlarda işlenen suçlarda yetkili mahkemenin, taşıtın ilk ulaştığı yer veya kayıtlı olduğu yer mahkemesi olduğunu hükme bağlar. Bu iki kanun arasındaki ilişki, TCK 8’in hukuki yetkiyi tesis etmesi ve CMK’nın bu yetkiyi usul hukuku çerçevesinde somutlaştırması şeklinde işler. Yetki itirazlarının değerlendirilmesinde, her iki madde hükmünün birlikte analizi esastır.


IV. TCK 8’in Uygulanmasında Çağdaş Zorluklar ve Dijital Ortam



A. Bilişim Suçlarında Suçun Yerinin Tayini


Bilişim suçları, TCK 8’in Yaygınlık İlkesi’nin en önemli uygulama alanını oluşturur. İnternet ve elektronik ortamlar, icra hareketinin ve neticenin farklı ülkelerde eş zamanlı gerçekleşmesine imkân tanıdığından, suçun yerinin tayini hayati önem kazanmıştır.


TCK 8/1’in Rolü: Bilişim suçlarında hareket (klavye kullanımı, kod gönderme) yurtdışında başlasa bile, suçun neticesi (örneğin bir bilişim sistemindeki verilerin bozulması, yok edilmesi, değiştirilmesi veya erişilmez kılınması) Türkiye’deki bir sistemde veya kullanıcı üzerinde gerçekleşebilir. TCK 8/1’deki Netice Prensibi sayesinde, bu tür eylemler, failin fiziksel konumu ne olursa olsun, Türk kanunlarına tabi olur.


Örnek Yargıtay İçtihatları: Yargıtay, bilişim suçlarında netice ilkesini kararlarında sıklıkla uygulamıştır. Sanığın, müştekinin e-mail veya sosyal medya (Facebook) hesabının şifresini ele geçirip, müştekinin sisteme erişimini engellemesi fiili, TCK 244/2 kapsamında bilişim suçu olarak değerlendirilmiştir. Yargıtay, erişimin engellenmesi neticesinin Türkiye'deki kullanıcı üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle Türk Hukuku’nu uygulamıştır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Karar No: 2013/25987; 2014/15833). Bu kararlar, dijital ortamdaki egemenlik alanının korunmasında TCK 8’in belirleyici olduğunu göstermektedir.


B. Bilişim Sistemleri Yoluyla İşlenen Nitelikli Suçlarda Ayırım


Bilişim suçları incelenirken, sistemin sadece bir araç olarak mı kullanıldığı, yoksa suçun doğrudan bilişim sistemi üzerindeki bir etkiyi mi hedeflediği ayrımının yapılması gerekir. TCK 8 yetkiyi verse de, suçun niteliği Yargıtay içtihatlarıyla kesinleşir.


  • Örnek İçtihat (Nitelikli Dolandırıcılık): Yargıtay, bir internet sitesine sahte araç ilanı koyarak alıcılardan banka yoluyla kapora tahsil etme eyleminde, bilişim sisteminin doğrudan hedef alınmadığını, yalnızca haksız menfaat sağlamak için bir araç olarak kullanıldığını tespit etmiştir. Bu durumda suç, özgün bir bilişim suçu (TCK 244) olarak değil, TCK 158/f kapsamında Nitelikli Dolandırıcılık olarak kabul edilmiştir. Bu yargılama yetkisi yine TCK 8/1 ile sağlanır, zira malvarlığı zararı (netice) Türkiye’de gerçekleşmiştir.


C. Ankara ve Yenimahalle Perspektifinden TCK 8’in Pratik Uygulaması


Ankara’da yerleşik kamu kurumları, finans merkezleri ve bilişim şirketleri, yurtdışı kaynaklı siber tehditlerin hedefi olabilmektedir. TCK 8/1, bu tür saldırıların hukuki takibatının yapılmasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı için temel yetki dayanağıdır. Suç neticesinin Ankara'daki bir sunucuda veya Yenimahalle'deki bir şirketin bilişim sisteminde gerçekleşmesi, faillerin coğrafi konumuna bakılmaksızın Türk yargısının yetkili kılınmasını sağlar. Bu durum, karmaşık siber suç davalarında Ankara Ceza Avukatı desteğinin, yetki ve delil toplama süreçlerinin doğru yönetilmesi açısından ne kadar kritik olduğunu göstermektedir.


V. Doktrinel Görüşler, İstisnalar ve TCK 8’in Ceza Muhakemesine Etkisi



A. Doktrindeki Görüşler ve Uluslararası Sözleşmelerin Hukuki Konumu


TCK 8'in kabul ettiği Yaygınlık İlkesi, ceza hukuku doktrininde modern suçlulukla mücadeledeki zorunluluk nedeniyle geniş bir yorumla benimsenmiştir. Bu yorum, Türk yargısının uluslararası alandaki etkinliğini maksimize etme amacını taşır.


Uluslararası Sözleşmeler: Kanunun yayımlanmasından önce, tasarıda yer alan "Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri saklıdır" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Bunun hukuki gerekçesi, Anayasa hükümleri karşısında, uluslararası sözleşmelerin kapsamına giren olaylar açısından uygulama alanı bulacağının zaten kuşkusuz olmasıdır. Dolayısıyla, bu hükmün temel bir kanunda tekrar edilmesine gerek görülmemiştir. Bu, uluslararası hukukun milli ceza hukukuna etkisi konusunda net bir yaklaşımdır.


B. TCK 8 Kapsamında Yetki ve Görev Uyuşmazlıkları


TCK 8, suçun yerinin tayini ile yargı yetkisini (Türk Mahkemeleri yargılayabilir mi?) belirler. Ancak Ceza Muhakemesi Hukuku (CMK), bu yargılamayı somut olarak hangi yer mahkemesinin (Ankara mı, İstanbul mu?) yapacağını düzenler.


CMK Madde 14: Suçun işlendiği yerin TCK 8 uyarınca tam olarak belirlenemediği karmaşık vakalarda (özellikle neticenin ve hareketin farklı yerlerde muğlak kaldığı siber suçlarda), CMK Madde 14 devreye girer. Bu durumda, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yerleşim yeri, mağdurun yerleşim yeri veya ilk soruşturma işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkili kılınır. Bu usuli kural, Ankara ve Yenimahalle'de yürütülen soruşturma operasyonlarının yetkiyi bu bölgedeki mahkemelere çekebilmesi anlamına gelir. Bu nedenle, hukuki süreçte yetki itirazlarının ve görevli mahkeme belirlenmesi sürecinin doğru yönetilmesi, teknik Ceza Hukuku bilgisi gerektirir.


VI. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)


Bu bölüm, TCK Madde 8 ile ilgili pratik sorulara odaklanarak, özellikle Ankara avukat ve Yenimahalle avukat kelime gruplarını hukuki içerik bağlamında entegre etmek üzere hazırlanmıştır.


1. TCK Madde 8’e Göre, Yurt Dışında Başlayıp Türkiye’de Biten Suçlarda Türk Kanunları Nasıl Uygulanır?


TCK 8/1 uyarınca, hareketin yurtdışında icra edilmesine rağmen, suçun neticesinin (suçun kanuni tanımındaki zarar veya tehlikenin) Türkiye’de gerçekleşmesi halinde, suç Türkiye’de işlenmiş sayılır. Bu durumlarda, failin uyruğu veya fiziksel konumu önemli olmaksızın, Yaygınlık İlkesi gereği Türk kanunları uygulanır. Bu, özellikle uluslararası dolandırıcılık ve internet üzerinden işlenen iftira gibi suçlarda geçerli bir hükümdür.


2. Türk Bayraklı Uçaklarda İşlenen Suçlarda Yetkili Mahkeme Nasıl Belirlenir?


TCK Madde 8/2-b bendi, açık denizdeki veya uluslararası hava sahasındaki Türk deniz ve hava araçlarını Türk ülkesi sayarak yargı yetkisini tanımlar. Yetkili yer mahkemesi ise CMK Madde 15 uyarınca, taşıtın ilk ulaştığı yer veya kayıtlı olduğu yer mahkemesidir. Bu iki hükmün birlikte değerlendirilmesi, davanın esasa uygun şekilde yürütülmesini sağlar.


3. Kıta Sahanlığındaki Petrol Platformlarında İşlenen Suçlarda Kim Yetkilidir?


TCK Madde 8/2-d uyarınca, Türkiye’nin Kıta Sahanlığında veya Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde (MEB) tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı işlenen tüm suçlarda Türk kanunları uygulanır. Bu, uluslararası protokollerden kaynaklanan egemenlik haklarının ceza hukuku alanına yansımasıdır ve bu stratejik alanlardaki her türlü hukuka aykırı eyleme karşı Türk yargısının yetkili olduğunu gösterir.


4. Ankara'da Faaliyet Gösteren Bir Şirkete Yurt Dışından Yapılan Siber Saldırıda TCK 8 Nasıl Uygulanır?


Eğer siber saldırı, Ankara'daki şirketin bilişim sistemlerinin çalışmasını engeller (TCK 244) veya maddi zarar doğurursa (Dolandırıcılık), TCK 8/1’deki netice ilkesi gereği suç Türkiye’de işlenmiş sayılır. Bu davalarda yetkili soruşturma makamı, neticenin gerçekleştiği yer olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’dır. Karmaşık uluslararası adli istinabe gerektiren bu süreçlerin yönetimi ve yetki itirazlarının doğru analizi için deneyimli bir Ankara Ceza Avukatı desteği kritik rol oynar.


5. Yenimahalle’de Yaşayan Bir Vatandaşın, Yurt Dışındaki Biri Tarafından İnternet Üzerinden Dolandırılması Durumunda Hukuki Başvuru Süreci Nedir?


Yenimahalle’de ikamet eden bir mağdur, yurt dışındaki fail nedeniyle malvarlığı zararına uğramışsa, netice Türkiye’de gerçekleştiği için Türk kanunları uygulanır. Mağdur, yerleşim yerindeki veya zararın ortaya çıktığı yerdeki (örneğin Yenimahalle sınırları içindeki) Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunabilir. Bu tür sınır ötesi suçlarda delil toplama ve hukuki sürecin etkinliği, yerel yetki ve usul kurallarına hakim bir Yenimahalle Avukatı tarafından sağlanacak profesyonel hukuki yardımla güvence altına alınır.


6. TCK Madde 8 Kapsamındaki Sınır Ötesi Suçlarda Hukuki Yardım Almanın Önemi Nedir?


Sınır ötesi unsurları barındıran ceza davaları, sadece TCK 8’in uygulanmasıyla kalmaz, aynı zamanda adli istinabe, iade talepleri ve uluslararası delil toplama gibi zorlu süreçleri içerir. TCK 8'in yetkiyi doğru tesis etmesi, bu karmaşık davaların ulusal mahkemelerimizde hızlı, etkin ve hukuka uygun bir şekilde ilerlemesi için temel koşuldur. Yetki sorunlarının veya delil toplama eksikliklerinin davanın reddine yol açma riskini minimize etmek için derinlemesine hukuki analiz şarttır.


Yasal Uyarı: Bu web sitesinde yer alan bilgiler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Bu sitedeki bilgilerin kullanımı, hiçbir şekilde avukat-müvekkil ilişkisi oluşturmaz. İçerikte yer alan bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, özel hukuki durumunuzla ilgili olarak mutlaka bu alanda çalışan bir avukata danışmanız tavsiye edilir.


Yorumlar


bottom of page