TCK Madde 7: Zaman Bakımından Uygulama, Lehe Kanun İlkesi ve Güncel Yargıtay Kararları
- Av. Mete ŞAHİN

- 13 Kas
- 9 dakikada okunur

Ceza hukukunun en temel prensibi, "kanunsuz suç ve ceza olmaz" (nullum crimen, nulla poena sine lege) ilkesidir. Bu ilke, bireylerin eylemlerini gerçekleştirdikleri anda hangi kurallara tabi olduklarını bilme ve öngörme hakkını ifade eder. Hukuk devletinin teminatı olan bu kural, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 7. maddesinde "Zaman Bakımından Uygulama" başlığı altında somut bir düzenlemeye kavuşmuştur. TCK Madde 7, bu temel ilkenin "zaman" boyutundaki en önemli yansıması ve bireyin hukuki güvenlik hakkının kalesidir.
Bu ilke, yalnızca ulusal mevzuatımızda değil, aynı zamanda Anayasa'nın 38. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 7. Maddesi gibi temel uluslararası metinlerle de güvence altına alınmıştır.
Bu makalenin amacı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesinde düzenlenen karmaşık hükümleri, doktrindeki önemli görüşleri ve Yargıtay'ın en güncel içtihatlarını kullanarak kapsamlı bir şekilde aydınlatmaktır. Ankara ceza avukatı olarak yürüttüğümüz dosyalarda ve Yenimahalle'deki hukuk büromuza yöneltilen sorularda, TCK Madde 7'nin uygulanmasının, özellikle lehe kanun tespitinin, bir davanın veya infaz sürecinin kaderini nasıl kökten değiştirebildiğini sıklıkla tecrübe etmekteyiz.
Bu yazı, TCK 7'nin dört fıkrasını da adım adım analiz edecek, uygulamadaki teknik ayrıntıları ve "uyarlama yargılaması" gibi kritik süreçleri ele alacaktır.
TCK Madde 7/1: Aleyhe Kanunun Geçmişe Yürüme Yasağı (Hukuki Güvenliğin Kalesi)
TCK 7. maddenin ilk fıkrası, hukuki güvenlik ilkesinin en net ifadesidir:
TCK Madde 7/1: (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.
Bu fıkra, faili aleyhine olan kanun değişikliklerinden koruyan iki temel senaryoyu düzenler:
1. Fiil İşlendiği Anda Suç Değilse:
Bir kişi, bir eylemi gerçekleştirdiği tarihte yürürlükteki kanunlar o eylemi suç olarak tanımlamıyorsa, daha sonra çıkarılan bir kanunla o eylem suç haline getirilse bile, kişi bu fiilden dolayı cezalandırılamaz. Bu, "öngörülebilirlik" ilkesinin bir gereğidir. Yargıtay, suçun işlendiği tarihte (örneğin belirli bir Sınai Mülkiyet Kanunu ihlali veya imar kirliliği suçu) fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması halinde, sanık hakkında "derhal beraat" kararı verilmesi gerektiğine hükmetmektedir.
2. Fiil Sonradan Suç Olmaktan Çıkarılmışsa:
Bu, TCK 7/1'in en güçlü ve en lehe olan sonuçlarından biridir. Bir fiil, işlendiği anda suç olsa bile, yargılama devam ederken veya hatta hüküm kesinleştikten sonra yürürlüğe giren yeni bir kanunla suç olmaktan çıkarılmışsa, fail bu fiilden dolayı cezalandırılamaz.
Fıkranın en kritik sonucu son cümlesindedir: "Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.". Bu, hüküm kesinleşmiş, kişi cezaevinde infaz bekliyor veya cezasını çekiyor olsa dahi, bu yeni kanunla birlikte cezanın infazının derhal ve kendiliğinden (re'sen) durdurulması gerektiği anlamına gelir. Sadece hapis cezası değil, aynı zamanda adli sicil kaydı (sabıka kaydı) gibi tüm "kanuni neticeler" de silinir.
TCK Madde 7/2: Failin Lehine Olan Kanunun Geriye Yürümesi (Adalet İlkesinin Zaferi)
TCK 7. maddenin ikinci fıkrası, aleyhe yasağın geriye yürümezliği kuralının en önemli istisnasını ve "adalet" ilkesinin yansımasını düzenler:
TCK Madde 7/2: (2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
Bu kuralın ardındaki mantık şudur: Eğer kanun koyucu (toplum adına) bir eylemi artık daha az zararlı görüyor, ceza politikasını yumuşatıyor veya fail lehine yeni kurumlar (örn. uzlaştırma) getiriyorsa, bu yeni ve daha adil toplumsal bakış açısından, henüz yargılaması süren veya infazı devam eden kişilerin de yararlanması gerekir.
"Lehe hüküm", sadece hapis cezasının süresinin azalması ile sınırlı değildir. Lehe hüküm TCK 7/2 kapsamında çok daha geniştir ve şunları da kapsar:
Dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin kısalması.
Cezalandırılabilme şartlarının (örn. etkin pişmanlık) fail lehine değişmesi.
Suçun uzlaştırma kapsamına alınması.
Suçun unsurlarının fail lehine daraltılması.
Güvenlik tedbirlerinin veya mahkumiyetin kanuni neticelerinin hafifletilmesi.
Lehe Kanun Nasıl Belirlenir? (Yargıtay'ın "Kül Olarak Karşılaştırma" Metodu)
Uygulamada, TCK 7/2'nin en teknik ve en çok hataya açık kısmı "lehe kanunun" nasıl belirleneceğidir. Fail, eski kanunun lehe olan ceza süresini ve yeni kanunun lehe olan infaz rejimini birleştirerek (parça parça/atomistik yöntem) kendisine en uygun "karma kanunu" yaratabilir mi?
Cevap nettir: Hayır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve doktrin, bu konuda "Kül Olarak Karşılaştırma" (Holistic Comparison) ilkesini benimsemiştir. Bu ilke, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu'nun 9/3. maddesine dayanmaktadır.
Bu metoda göre uygulama adımları şöyledir:
Aşama 1: Hakim, suç tarihindeki (eski) kanunu tüm hükümleriyle (cezası, indirimi, artırımı, tekerrürü, koşullu salıverilmesi vb.) somut olaya uygular ve bir net sonuç çıkarır. (Örn: 10 yıl hapis, 1/2 infaz, tekerrür uygulaması).
Aşama 2: Hakim, sonradan çıkan (yeni) kanunu tüm hükümleriyle somut olaya uygular ve ikinci bir net sonuç çıkarır. (Örn: 8 yıl hapis, 2/3 infaz, tekerrür yok).
Aşama 3: Hakim, bu iki net sonucu (net ceza, net infaz süresi, net hak mahrumiyetleri) birbiriyle karşılaştırır ve hangisi toplamda failin lehine ise o kanunu bir bütün olarak uygular.
Bu ilke, kanun koyucunun iradesine saygıyı gösterir. Kanun koyucu yeni bir kanun yaptığında, cezayı indirirken infazı ağırlaştırmış olabilir (bir denge kurmuştur). Bu dengeyi "parça parça" uygulama ile bozmak, yargının yeni bir kanun yaratması olur ki bu da kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır.
Akademik Tartışma: Suçun İşlendiği An (TCK 7/1-2'nin Başlangıç Noktası)
Lehe veya aleyhe kanunun uygulanabilmesi için öncelikle "suçun işlendiği anın" tespiti gerekir. Peki, fiilin (hareketin) bir kısmı eski kanun zamanında, neticesi (örn. ölüm) ise yeni (daha ağır) kanun zamanında işlenirse suç ne zaman işlenmiş sayılır?
Örneğin, fail eski kanun yürürlükteyken mağduru yaralamış, ancak mağdur yeni ve daha ağır cezayı öngören kanun yürürlüğe girdikten sonra ölmüşse, hangi kanun uygulanacaktır?
Doktrin ve Yargıtay, bu sorunu TCK 7/1 (öngörülebilirlik) lehine çözmüştür. Kabul edilen görüş "Davranış (Hareket) Ölçütü"dür. Bu ölçüte göre suç, failin davranışı (hareketi) gerçekleştirdiği anda işlenmiş sayılır. Neticenin ne zaman gerçekleştiğinin, TCK 7'nin uygulanması açısından bir önemi yoktur.
Bu ölçütün kabulü zorunludur. Zira eğer "netice ölçütü" kabul edilseydi, fail hareketi yaptığı anda (eski kanuna göre) öngörmediği veya daha az cezayla öngördüğü bir fiilden, netice yeni (aleyhe) kanun zamanında gerçekleştiği için cezalandırılabilirdi. Bu, TCK 7/1'deki hukuki güvenlik ilkesini temelden yok ederdi.
TCK Madde 7/3: İnfaz Rejiminin "Derhal Uygulanması" (Dinamik İlke)
TCK 7'nin üçüncü fıkrası, TCK 7/2'nin (lehe kanun) alanını daraltan ve uygulamada en çok kafa karışıklığına yol açan kuralı getirir:
TCK Madde 7/3: (3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/2 md.) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.
Genel Kural: Bu fıkraya göre, "infaz rejimine ilişkin hükümler" derhal uygulanır. İnfaz rejimi, hükümlünün cezaevindeki yaşamını düzenleyen (örn. disiplin cezaları, mektup hakkı, nakil usulleri, avukatla görüşme, telefon hakkı vb.) kurallardır. Bu kurallar, failin lehine veya aleyhine olduğuna bakılmaksızın, o anda yürürlükte olan kanuna göre derhal uygulanır.
Bu ayrımın gerekçesi, ceza infaz kurumlarında idari birliği sağlamak, kamu yararı ve hükümlünün ıslahı gibi dinamik ihtiyaçlara anında cevap vermektir. Aksi takdirde, aynı koğuştaki iki hükümlüye, suç tarihleri (biri 2004, biri 2010) farklı diye farklı infaz usullerinin (örn. farklı telefonla görüşme hakkı) uygulanması, infaz sistemini işlemez hale getirir ve yönetimsel kaosa yol açar.
TCK 7/3'ün Hayati İstisnaları (Maddi Hukuka Yakın Kurumlar)
TCK 7/3'ün asıl önemi, genel kuralından çok, metnin başındaki istisnalarında yatmaktadır. Kanun koyucu, üç kurumu "derhal uygulama" kuralının dışında tutmuştur:
Hapis Cezasının Ertelenmesi
Koşullu Salıverilme (Şartlı Tahliye)
Tekerrür (ve mükerrirlere özgü infaz rejimi)
Bu istisnaların anlamı şudur: Bu üç kurum için TCK 7/3'teki "derhal uygulama" kuralı geçerli değildir. Bu üç kurum, TCK 7/2'deki failin lehine olan kanunun uygulanması ilkesine tabidir.
Peki, neden bu üç kurum istisna tutulmuştur? Çünkü bu kurumlar, infazın usulüne (örn. mektup rengi) değil, özüne, yani failin dışarıda veya içeride geçireceği net süreye doğrudan etki ederler. Örneğin, koşullu salıverilme oranının 1/2'den 2/3'e çıkması (veya tersi), failin cezaevinde kalacağı net süreyi doğrudan değiştiren, maddi ceza hukuku niteliğinde bir değişikliktir. Kanun koyucu bu nedenle bu hukuki güvenlik alanlarını TCK 7/2'nin (lehe kanun) koruması altına almıştır.
TCK Madde 7/4: Geçici ve Süreli Kanunların Özel Statüsü
Maddenin son fıkrası, TCK 7/2'nin bir başka istisnasını daha düzenler:
TCK Madde 7/4: (4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir.
İşleyiş: Bu kanunlar, belirli bir olağanüstü dönem (örn. COVID-19 salgını, ekonomik kriz, savaş hali) için özel ve genellikle daha ağır ceza hükümleri getirmek amacıyla çıkarılır. Bu kanunların süresi dolduğunda veya yürürlükten kalktıklarında, TCK 7/2 (lehe kanun) ilkesi uygulanmaz. Bu kanunlar, yürürlükte oldukları o kısa süre içinde işlenen suçlara, yargılama sonradan yapılsa ve kanun yürürlükten kalkmış olsa bile, uygulanmaya devam ederler.
Gerekçesi: Bu kuralın amacı, bu tür kanunların caydırıcılığını korumaktır. Aksi takdirde, fail, süreli kanunun (örn. "3 ay içinde stokçuluk yapanlara 10 yıl hapis") son gününde suçu işleyip, kanun 3 ay sonra yürürlükten kalkınca TCK 7/2'den yararlanarak "fiil suç olmaktan kalktı" veya "daha az cezalı hale geldi" diye cezasız kalacağını bilirdi. TCK 7/4, bu "cezasızlık" ve kanunu dolanma durumunu engeller.
Uygulamada TCK 7: Kesinleşmiş Hükümlerde "Uyarlama Yargılaması"
Hukuk pratiğinde en çok karşılaşılan durumlardan biri, hüküm kesinleştikten sonra fail lehine bir kanun değişikliğinin (örn. ceza indirimi, yeni bir uzlaştırma veya etkin pişmanlık hali getiren) yürürlüğe girmesidir. TCK 7/2'nin "infaz olunur" ifadesi gereği, hükümlü bu lehe kanundan yararlanmalıdır.
İşte bu yararlanma, "Uyarlama Yargılaması" adı verilen özel bir yargılama usulü ile yapılır.
Talep: Hükümlü, avukatı veya Cumhuriyet Savcısı, lehe kanunun uygulanması için mahkemeden talepte bulunabilir. Mahkeme (hükmü veren ilk derece mahkemesi) bunu re'sen (kendiliğinden) de dikkate alabilir.
Yetkili Mahkeme: Hükmü veren ilk derece mahkemesidir (Örn: Ankara Asliye Ceza Mahkemesi).
Yargılama Usulü:
Kural (Duruşmasız): Eğer lehe kanun uygulaması basit bir matematiksel hesaplama (örn. ceza indirimi) içeriyorsa ve hakimin takdir hakkı yoksa, yargılama evrak üzerinden (duruşmasız) yapılır.
İstisna (Duruşmalı): Ancak, yeni kanun suçun unsurlarını değiştirmişse, hakime yeni bir takdir hakkı (örn. cezanın alt-üst sınırı arasında seçim, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) olasılığı) tanıyorsa veya seçenek yaptırımlar (hapis/adli para cezası) öngörüyorsa duruşma açılması zorunludur.
Yargıtay, özellikle sonradan çıkan ve uzlaştırmayı veya etkin pişmanlığı kapsama alan yeni kanunlar nedeniyle, yerel mahkemelerin "uyarlama yargılaması yapma zorunluluğuna" hükmederek kararları bozmaktadır.
TCK 7'nin Dört Fıkrasının Karşılaştırmalı Özeti (Tablo)
TCK 7'nin dört fıkrası (kural, istisna, istisnanın istisnası) karmaşık bir ilişki içindedir. Aşağıdaki tablo, bu karmaşık yapıyı bir bakışta özetlemektedir:
Tablo: TCK Madde 7 Kapsamında Zaman Bakımından Uygulama Kuralları Özeti
Madde Fıkrası | Kuralın Adı | Failin Lehine/Aleyhine Olmasına Bakılır mı? | İlkenin Amacı |
TCK 7/1 | Aleyhe Kanunun Geriye Yürüme Yasağı | Aleyhe ise uygulanmaz. | Hukuki Güvenlik / Öngörülebilirlik |
TCK 7/2 | Lehe Kanunun Geriye Yürümesi | Evet, lehe olan uygulanır. | Adalet / Değişen Ceza Politikası |
TCK 7/3 (Genel Kural) | İnfaz Rejimi: Derhal Uygulama | Hayır (Lehe/Aleyhe bakılmaz). | İdari Birlik / Kamu Yararı |
TCK 7/3 (İstisna) | Erteleme, Koşullu Salıverilme, Tekerrür | Evet, lehe olan (TCK 7/2) uygulanır. | Maddi Hukuk Niteliği |
TCK 7/4 | Geçici ve Süreli Kanunlar | Hayır (Kanun yürürlükten kalksa da uygulanır). | Caydırıcılık / Cezasızlığı Önleme |
Sonuç ve Hukuki Değerlendirme
Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesi, adil yargılanma hakkı, hukuki güvenlik ve kanun devleti ilkelerinin kesişim noktasında duran, ceza hukukunun en temel ve dinamik normudur. Bu kuralların doğru yorumlanması, basit bir matematiksel hesaplamadan öte, Yargıtay içtihatlarına derinlemesine hakimiyet gerektiren teknik bir hukuki analiz zorunluluğu doğurur.
Bu makale, Türk Ceza Kanunu'nun en teknik ve temel alanlarından biri olan zaman bakımından uygulama ilkeleri hakkında genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. TCK 7'nin somut bir ceza davasına veya kesinleşmiş bir hükme uygulanması, detaylı bir hukuki analiz gerektirir. Bu analiz, 'kül olarak karşılaştırma' metodolojisinden infaz rejiminin istisnalarına kadar pek çok değişkeni içermektedir.
Ankara Yenimahalle'de faaliyet gösteren Avukat Mete Şahin Hukuk Bürosu olarak, hukuki süreçlerin şeffaflık ve "Sadakat" ilkesi çerçevesinde yürütülmesine önem vermekteyiz. Ancak bu içerik, bir hukuki tavsiye niteliği taşımamakta olup, reklam amacı gütmemektedir. Somut dosyanızla ilgili olarak mutlaka kendi avukatınızdan profesyonel destek almanız gerekmektedir.
TCK Madde 7 Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Lehe kanun nedir, nasıl uygulanır?
Cevap: Lehe kanun, suç işlendikten sonra yürürlüğe giren ve failin durumunu (ceza, infaz, zamanaşımı vb.) daha avantajlı hale getiren kanundur. Yargıtay, hangi kanunun lehe olduğunu belirlemek için her iki kanunun da (eski ve yeni) olaya bütün olarak uygulanmasını ve ortaya çıkan net sonuçların karşılaştırılmasını ("kül ilkesi") arar.
2. Suç işledikten sonra kanun değişirse ve cezam artarsa ne olur?
Cevap: TCK 7/1 gereği, aleyhe olan (cezayı artıran) kanun geçmişe yürümez. Fail, suçu işlediği anda yürürlükte olan (daha az cezayı öngören) kanuna göre cezalandırılır. Bu, 'hukuki güvenlik' ilkesinin bir gereğidir.
3. Hüküm kesinleşti, ben cezaevindeyken lehe bir kanun çıktı. Yararlanabilir miyim?
Cevap: Evet. TCK 7/2 "uygulanır ve infaz olunur" der. Hüküm kesinleşmiş olsa bile, lehe kanundan yararlanmak için hükmü veren mahkemeye bir "uyarlama yargılaması" talebiyle başvurulması gerekir. Mahkeme, dosyayı yeniden ele alarak lehe kanunu uygular.
4. Koşullu salıverilme (şartlı tahliye) süreleri aleyhime değişti. Yeni süreler bana uygulanır mı?
Cevap: Hayır. TCK 7/3, koşullu salıverilmeyi "derhal uygulama" kuralının dışında tutmuştur. Bu nedenle, koşullu salıverilmede daima failin lehine olan kanun (suç tarihindeki veya sonraki) uygulanır.
5. Tekerrür hükümleri değişirse lehe olan mı uygulanır?
Cevap: Evet, tıpkı koşullu salıverilme gibi, "tekerrür" de TCK 7/3'ün istisnalarındandır. Tekerrür ve mükerrirlere özgü infaz rejiminde her zaman failin lehine olan kanun hükümleri (TCK 7/2) uygulanır.
6. Ankara'da görülen bir ceza davasında lehe kanun tespiti nasıl yapılır?
Cevap: Ankara'daki bir Ağır Ceza Mahkemesi veya Asliye Ceza Mahkemesi, TCK 7'yi uygularken Yargıtay'ın "kül olarak karşılaştırma" içtihadına uymak zorundadır. Yargılama sırasında (veya hüküm kesinleştikten sonra) lehe bir kanun değişikliği olursa, mahkeme her iki kanunu da (eski ve yeni) sizin somut dosyanıza uygular ve hangi net sonuç (ceza miktarı, infaz süresi vb.) lehinize ise o kanuna göre hüküm kurar veya hükmü uyarlar.
7. Yenimahalle'de bir avukat, TCK 7 sürecinde müvekkiline nasıl yardımcı olur?
Cevap: Yenimahalle veya Ankara'nın herhangi bir ilçesindeki bir avukatın bu süreçteki rolü tekniktir. Avukat, öncelikle müvekkilin fiil tarihi ile yargılama/infaz tarihi arasındaki tüm kanun değişikliklerini inceler. Sadece ceza miktarını değil; erteleme, HAGB, koşullu salıverilme ve tekerrür gibi tüm hükümleri karşılaştıran bir "lehe kanun değerlendirme raporu/dilekçesi" hazırlar. Eğer hüküm kesinleşmişse, bu raporla birlikte mahkemeye "uyarlama yargılaması" başvurusunda bulunarak müvekkilin yeni kanundan yararlanmasını talep eder.
Yasal Uyarı: Bu web sitesinde yer alan bilgiler, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Bu sitedeki bilgilerin kullanımı, hiçbir şekilde avukat-müvekkil ilişkisi oluşturmaz. İçerikte yer alan bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, özel hukuki durumunuzla ilgili olarak mutlaka bu alanda çalışan bir avukata danışmanız tavsiye edilir.



Yorumlar